BİR ŞEHİRLE BÜYÜMEK
Mert
Ramazanoğlu |
Antalya... ilk zamanlar bulunmaktan nefret ettiğim şimdi ise terk etmeyi zihnimin köşesinde bile tutmak istemediğim ilginç kentim. Her gün bu şehirde biraz daha az vaktimin kaldığını düşünmek tanımlayamadığım ekşi bir tat bırakıyor içimde.
Bilmeden önce adıyla samimiyet yoksunu, beynimdeki soyutlukta buz kesen şimdi ise içli dışlı arkadaşım, kokusunda titrediğim, her köşesini sevdiğim şehrim.
Başka ellerde tenine özgü şehir kokusu var mıdır bilmem ama Antalya'mın kokusunu şehre her yeni girdiğimde ilk çekişimde hissederim.
Ah alışmasa burnum bu kokuya, her alışımda hissetsem.
Bir
amaç değildi bende, fikrim dahi yoktu yaşamak için bu şehirde. Ama aniydi olan,
ne de güzel olmuş...
Sıkıntılı vakitleri bir sahile bakar bu şehrin, arkadaşlığı yok mudur o sahilin, o sahil gecelerinin. Öğrenciysen bu şehirde, inebiliyorsan maviye ve biranı tokuşturuyorsan; bu arkadaş zenginliğine daha ne isteyesin ki!
Küçüktüm geldiğimde, belki hala küçüğüm ama sanki ilk günkü kadar da değilim fikrimce. Bilmiyorum. Boş bir defter kapayıp geldim, görmediğimi gördüm, duymadığımı duydum kentimde kendimde.
Sessizliği bildim, çıt yokken anlamayı, alttan almayı öğrendim. Bazen sınandım, akabinde sessiz kaldım. Başlangıç istedim, yalan dumanında yüzdüğümü fark ettim. Haksızlık ne demek onu el sıkışarak tanıdım. İstemediğim kadar istendim kendimi bildim belki üzdüm. Uyumsuzluğu göz ardı ettim uyduramadım.
Gün geçti renginin ateşi kadar sıcak bir günde bir sırma sardı beni. Sırılsıklam oldum. Sımsıkı sarıldım, sarılığında kayboldum.
Vakit
geçti bilmeden incittim. Mücadele ettim, yoruldum daha çok yordum, yılmadım
yılmadı. Kelimelerle kırdım kırıldım. Kopuyorduk tuttu tuttum. Güçlendim
güçlendi. Güzeldi güzelleşti, güzeldim güzelleştim. Bir olduk emindik biz
olduk.
Antalya bana bir ben kattı, bilmiyorum daha katacak mı, katabileceği yıllar olacak mı? Bu güzelliğin dışında kendim olmayan kentlerim var. Ne olur kestiremiyorum. Bu kokuyu unutmak istemiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder