SEFERLE DOLU BİR YAŞAM, SEFERDE BİR SON
Mert Ramazanoğlu |
“Ey,
ayağı şan şöhret endişesi tuzağına bağlı kişi; bu, dursuz duraksız dünyanın
işleri ile uğraşma sevdası daha ne kadar sürecek?” diyordu mersiyesinde Baki,
Muhteşem Süleyman’a… 1566’ya kadar sürdü Süleyman’ın bu sevdası. Allah ona bir
ömür daha bahşetseydi Kızıl Elma’ya ulaşana kadar da sürecekti.
Kanuni
Sultan Süleyman, Osmanlı’nın 10. padişahı ve 89. İslam halifesiydi. 46 sene
tahta oturmuş olan istikrar abidesi Sultan, saltanatı sırasında; 9 Sadrazam, 7
Şeyhülislam ve 10 Kaptan-ı Deryaya görev verdi. Hüküm süresi boyunca tam 13
sefere çıktı, yaşamının 10 yıldan fazlasını seferlerde geçirdi. Son seferi olan
Zigetvar’dan ise Payitaht İstanbul’a yalnızca bedeni ile dönebildi.
Kanuni
Sultan Süleyman, ilerleyen yaşı ve hastalığına rağmen Zigetvar Seferi’nde yine ordunun
başında kendini gösterdi. 19 Nisan günü beyaz elbiseleriyle atına binerek
İstanbul’dan yola çıktı. Ancak hasta bedeni atın üzerinde yolculuk etmesine
müsaade etmedi. Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, onun için bir araba hazırlattı, yoluna
arabayla devam etti.
Nihayet
Zigetvar Kalesi’ne varıldı. Sefer zaten hasta olan Süleyman’ı daha da yordu.
Kanuni, bu yorgunlukla birlikte Zigetvar Kalesi’nin fethinden bir gün önce
yaşamını yitirdi.
Bu
ölüm, seferi kötü yönde etkileyeceği için Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa
tarafından gizlendi. Padişahın ölümünü bilen 12 kişiyle birlikte cenaze namazı kılındı. İç organları çıkartılarak gece vakti gizlice Zigetvar’a gömüldü. Ceset
mumyalanarak tahtın altına gizlendi.
TAHTIN YENİ
SAHİBİ
Sokollu
Mehmed Paşa, Sultan Süleyman’ın hayatta kalan tek oğlu ve veliahtı olan Şehzade
Selim’e haber gönderdi. Selim, hazırlıklarını yaparak Kütahya’dan İstanbul’a
doğru yola çıktı. İstanbul’da üç gün kalan Selim, burada hükümdarlığını ilan
etti ve babasının naaşını karşılamak için Belgrad’a gitti.
Sefer
dönüşünde güvenli topraklar olan Belgrad’a dek Sultan Süleyman’a benzeyen bir
hizmetli tahta oturtularak padişahın ölümü ordudan gizlendi. Belgrad şehrinde
sultanlarının vefatını öğrenen ordu, gözyaşlarına boğuldu.
HER ADIMINDA
İSLAM
Ulu
Hakan’ın tabutu 400 asker tarafından İstanbul’a kadar taşındı. Bedeni, Süleymaniye
Camii’nin musalla taşına konulup cenaze namazı beş yüz müezzinin tekbirleri
birbirlerine aktarması ile kılındı.
Cemaat
çok kalabalıktı. Kalabalığın arka ucu Fatih Camiine kadar uzanıyordu. Kanuni,
ölmeden önce bir vasiyetinin yerine getirilmesini emretmişti. Vasiyeti bir
sandıkla birlikte gömülmekti. Bu istek Şeyhülislam Ebussuud Efendiye iletildi.
Ebussuud Efendi, “Zinhar böyle bir vasiyeti yerine getiremeyiz, İslam’a uymaz” diyerek
bu duruma izin vermedi.
Sandığın
içinde ne olduğu herkesçe merak uyandırmıştı. Bu merakın neticesinde sandık
açıldı. Sandığın içi, Kanuni’nin yapacağı işlerin, vereceği kararların dine
uygun olup olmadığına dair Şeyhülislam’dan aldığı fetvalarla doluydu.
Kanuni
yapacağı her işin fetvasını almış ve yükümlülüğü üzerinden atarak ahirette
vereceği cevabını hazır etmişti. Ebussuud Efendi bu görüntü karşısında
şaşırarak: “Sen kendini kurtardın Ulu Hakan! Biz yarın ahirette ne yapacağız?”
diyerek gözyaşı döktü.
SALTANAT
DEDİKLERİ…
“Saltanat
didükleri ancak cihân gavgasıdur
Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi”
(Saltanat dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır.
Dünyada Allah’a yakınlık gibi büyük saadet ve baht açıklığı olamaz.)
Olmaya baht ü saâdet dünyada vahdet gibi”
(Saltanat dedikleri sadece bir dünya kavgasıdır.
Dünyada Allah’a yakınlık gibi büyük saadet ve baht açıklığı olamaz.)
MUHİBBİ
Yorumlar
Yorum Gönder