PAYİTAHT YALANLARI

Alp Ramazanoğlu |

Osmanlı İmparatorluğu gibi cihanşümul bir devletin mirasçısı olan Türk milletinin, dünyada tek süper güç olduğu 15, 16 ve 17’nci yüzyıllara özlem duyması doğaldır. Ancak 19’uncu ve 20’nci yüzyıl Osmanlı’sına gıpta etmesi normal bir olay değil...

Tarihi az çok bilen bir insan; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 100 yılının, Osmanlı İmparatorluğu’nun son 100 yılıyla kıyaslanmayacak kadar iyi geçtiğini görecektir. 

DİZİLER VE TARTIŞMALAR 

Muhteşem Yüzyıl dizisiyle başlayan ardından; Diriliş, Kösem Sultan, Payitaht Abdülhamid ve son olarak Mehmed Bir Cihan Fatihi dizilerine ilham veren Osmanlı tarihini anlatan senaryolar, pek çok tartışmaları da beraberinde getirdi. 

Benim derdim, tarihçiler gibi dizilerdeki tarihi hatalardan daha çok halka aşılanmak istenen yanlış kanı… Osmanlı’nın kuruluşundan yükselişine, duraklamasından dağılmasına kadar farklı dönemleri işleyen diziler, devletin hüküm sürdüğü 6 asır boyunca süper güç olduğu izlenimini veriyor. 

YALANIN TEZAHÜRÜ 

Muhteşem Yüzyıl ve Mehmed Bir Cihan Fatihi dizilerinde bu gücün öne çıkarılmasını anlıyorum. Ancak Payitaht Abdülhamid dizisinde, esasen yıkılmak üzere olan bir imparatorluğun II. Abdülhamid güzellemesiyle süper güç gibi gösterilmesini kabul etmiyorum. Bu, tamamıyla kasıtlı bir algı operasyonundan ibarettir. 

Şöyle ki dizinin bir sahnesinde Sultan II. Abdülahmid, “Ben tahttayken Balkanlar’dan toprak alamazsınız” diyor. Bu sahne, Türkiye’de bir kesimin Abdülhamid Han döneminde hiç toprak kaybedilmediği yalanının bir tezahürü olarak diziye yansıtılmış.



LİME LİME EDİLEN TOPRAKLAR 

Oysa tarih, bambaşka bir gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpıyor. 1876-1909 yılları arasında 33 yıl boyunca iktidarda kalan II. Abdülhamid döneminde Osmanlı İmparatorluğu, 1,5 milyon kilometrekare toprak kaybetmiştir. Bu rakam, günümüz Türkiye sınırlarının 2 katı anlamına geliyor. 

Dizide “Ben tahttayken Balkanlardan toprak alamazsınız” diyen Abdülhamid döneminde; 1878 yılında Romanya, Karadağ ve Sırbistan bağımsız birer ülke haline geldi. Bulgaristan’a özerklik verilerek Bulgar Prensliği kuruldu. Teselya, Yunanistan’a bırakıldı. Hıristiyan valiler tarafından yönetilmek üzere Doğu Rumeli ve Girit özerk vilayetleri oluşturuldu. 1885 yılında Bulgar Prensliği, Doğu Rumeli vilayetini topraklarına kattı. 1908 tarihinde bağımsızlığını ilan eden Bulgar Prensliği, Bulgaristan Krallığı oldu. Aynı yıl Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Bosna Hersek’i; Yunanistan, Girit’i topraklarına kattı. 

Bir kesim tarafından büyük bir yalanla hiç toprak kaybetmediği öne sürülen II. Abdülhamid; Afrika ve maalesef Anadolu’da da toprak kaybetti. 1878 yılında Kars, Ardahan, Batum, Artvin, Iğdır ve Oltu Rusya’ya verildi. Erzurum sınır şehri haline geldi. Kıbrıs, İngiltere’ye bırakıldı. 

EN ÇOK TOPRAK KAYBEDEN SULTAN 

Daha acısı Ruslar; 1878 tarihinde İstanbul’a, bugün Atatürk Havalimanı’nın bulunduğu Yeşilköy semtine kadar geldi. Zaferlerinin nişanesi olarak burada dev bir abide inşa etti. Tarihimiz için utanç vesikası olan bu abide, I. Dünya Savaşı’nın başında 1914 tarihinde İttihat ve Terakki tarafından yıkıldı. 

Sultan Hamid’in Afrika’da kaybettirdiği topraklara bakacak olursak; Tunus 1881 yılında Fransa’ya verildi. Mısır ve Sudan 1882 tarihinde İngiltere’ye bırakıldı. İtalya, 1885 yılında Habeş vilayetini topraklarına kattı. 

Ve Sultan II. Abdülhamid Han, 33 yıllık iktidarının sonunda en çok toprak kaybeden Osmanlı padişahı olarak tarihe geçti. 

TARİHÇİLERE DÜŞEN GÖREV 

II. Abdülhamid üzerinden bir kutsiyet yaratmaya çalışan, yalanlarla milleti kandıran zihniyet, tarihini yanlış bilen nesiller yetiştiriyor. Her tarihi şahsiyet her insan gibi Abdülhamid Han’ın da doğruları ve yanlışları vardır. Tarihçilere düşen görev; ister dizi ister roman ister tiyatro ister bilimsel çalışma olsun, tarihe mal olmuş tüm büyük şahsiyetleri hakkıyla anlatmaktır. 

Onları olmadıkları kadar başarılı veya hak etmedikleri kadar başarısız göstermenin tek bir maksadı vardır, ideoloji. Ancak tarih ideolojilerle değil, gerçeklerle yazılır. Muktedirler ne kadar yalan tarih yaratmaya çalışırlarsa çalışsınlar, gerçekleri haykıran birileri mutlaka olacaktır. Ve tarih yine gerçeği yazacaktır.

Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar