TÜRK FUTBOLUNU MALİ KRİZDEN KURTARMAK

Alp Ramazanoğlu |


UEFA’nın Finansal Fair Play yaptırımları karşısında en çok zorlanan ülkelerden bir tanesi Türkiye oldu. Finansal Fair Play ile kulüplerimizin içler acısı hali gün yüzüne çıktı. 

Anadolu kulüplerinin neredeyse tamamı borçlu, alt liglerde puan silme cezasıyla sezona başlayan kulüpler var. Türk futboluna damga vurmuş birçok köklü Anadolu kulübü, hayatta kalma mücadelesi veriyor. Bu mücadeleyi kaybetmiş Gaziantepspor, Mersin İdman Yurdu gibi kulüpler ise amatör liglere doğru yol almış durumda. Camiaların bu hale düşürülmesinin baş sorumluları olan yöneticiler hiçbir yaptırımla karşı karşıya değiller. Onlar bugün kendi işleri ve şirketleri için ihale kovalamaya devam ediyorlar. Koca bir şehri temsil eden kulüpler sahipsiz bir şekilde yok oluyor.

PEKİ YA 3 BÜYÜKLER? 

Türk futbolunun lokomotifleri Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş da mali yapılarıyla UEFA’nın kıskacından kurtulamıyor. Kulüpleri mali yönden sıkı bir şekilde inceleyen ve gelir gider dengesini gözeten kurallar, özellikle bu yaz transfer sezonunu olumsuz etkiledi. 

UEFA ile yapılan anlaşmalar nedeniyle 3 dev kulüp için öncelik, mali yapının bir an önce düzelmesi. Bu nedenle var olan oyuncu kadrosunu korumak, verim alınamayan oyuncuları göndererek maaş yükünden kurtulmak, yalnızca acil görülen mevkiler için uygun bütçeli transfer veya kiralama yapmak tercih ediliyor.


Yıllardır Galatasaray ve Beşiktaş’ın mali sıkıntıları olduğunu, ağır borç yüküyle mücadele ettiğini bilirdik. Bu haberler gündemi sıkça meşgul ederdi. Aziz Yıldırım başkanlığındaki Fenerbahçe’nin ise ekonomik anlamda iyi olduğunu düşünürdük. Daha doğrusu medyada yapılan yayınlar böyle bir algı yaratırdı. Bunun büyük bir aldatmaca olduğunu Fenerbahçe’nin yeni başkanı Ali Koç’un camiaya canlı yayında seslenmesiyle öğrendik. Aziz Yıldırım döneminin son 2 yılında mali yapının iç açıcı olmadığının işaretleri zaman zaman basına yansıyordu. Ancak Ali Koç’un açıklamalarından sonra ortaya çıkan ekonomik darboğazın boyutları sadece Fenerbahçelileri değil, tüm futbolseverleri şaşırttı. 

Galatasaray yöneticisi Abdurrahim Albayrak da, kısa bir süre önce çarpıcı bir açıklama yaptı. Albayrak, geçtiğimiz yıl kulübün kombine gelirlerinin 85 milyon lira olduğunu, ancak o yıl tek bir futbolcuya 65 milyon lira ödediklerini söyledi. 

KRİZDEN ÇIKIŞ YOLU

Türkiye’de son 3 yıldır yaşanan ‘ekonomik kriz’ nedeniyle dövizin ve faizlerin sürekli yükselmesi; oyuncularına dövizle borçlanan, bankalara yüksek faizler ödeyen kulüplerimizi daha da zor duruma düşürüyor. Maalesef kısa vadeli önlemler çözüm getirmeyecek. Türk futbolunun ihtiyacı olan şey ise belirli bir plan dahilinde hareket etmek.

Dövizin sürekli yükseldiği bir ortamda özellikle yerli futbolcu maaşları dolar, euro üzerinden değil Türk lirası ile ödenmeli. Kulüpler var olan sözleşmeleri değiştiremezler, ancak yeni sözleşmeler kesinlikle Türk lirası üzerinden yapılmalı. Bunu reddeden ve döviz kazanmak isteyen yerli futbolcu gitsin yurt dışında oynasın.

Yabancı oyuncu sınırı, mevcut sözleşmeler dikkate alınarak 2021 yılına kadar 8’e düşürülmeli. Bu 8 oyuncu için 6+2, 6+0+2 gibi garip yöntemler uygulanmadan hepsinin sahada olması sağlanmalı. Böylece oynamayan yabancı futbolcuya döviz ödenmesine son verilmeli.

Anlaşma imzalanan yabancı futbolcuya ödenecek döviz kuru sabitlenmeli. Örneğin bugün 1 Euro 5.65 TL seviyelerinde. 2018 yılında transfer edilen ve 3 yıllık sözleşme imzalanan yabancı futbolcu, sözleşmesinin sona ereceği 2021 yılına kadar 5.65 TL-Euro kuru üzerinden ödeme almalı. Aksi halde sözleşme süresi boyunca yükselen kur, kulüplere ekstra maliyet getiriyor.

KÜLLERİNDEN DOĞMAK

Bunu hiçbir futbolcu kabul etmez diyebilirsiniz. Kabul etmeyecek yerli ve yabancı futbolcu zaten ligimizde oynamasın. Süper Lig’de oynama hayali kuran nice yerli futbolcu, 3 büyüklerde oynamak isteyen nice yerli-yabancı yetenek var.

Türkiye’de Altınordu’nun yakaladığı başarı ve istikrar, tüm kulüplerimize örnek olabilir. Yeter ki kulüplerimiz ilkeli olsunlar. Küllerimizden yeniden doğmak için dik duruşa ihtiyacımız var. Yapılan onca harcamalara rağmen Avrupa’da tatmin edici tek bir başarı yok. Harcamayıp da başarılı olamamak, bu sürede ekonomik yapıyı düzeltmeye odaklanmak daha mantıklı.

Taraftarlar da bu bilinçle kulüplerinin yanında olarak sabırlı davranmak zorundalar. Aksi halde böyle giderse sabır gösterecek bir Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş veya Anadolu takımı kalmayacak.

Yorumlar

Popüler Yayınlar