HABERCİLER GÜNÜ
Alp Ramazanoğlu |
Bugün 10 Ocak Çalışan
Gazeteciler Günü... Günün adına baktığınızda, “Bugün, işsiz olan gazetecilerin
günü değil mi, niye böyle bir ayrım yapılıyor?” sorusu aklınıza gelebilir. “Çalışan
Gazeteciler”den kastedilen; işveren/patron olmayan, maaş karşılığı mesleğini
icra eden emekçiler…
İster işveren ister
çalışan olsun medya sektörü daima zorlu bir iş alanı olduğu için, bugün
patron-işçi, çalışan-çalışmayan demeden tüm gazetecilerin günü…
HABERCİLİK
Bir diğer hususa
gelince, “Gazetecilik” adı da bu mesleği tam olarak karşılamıyor. Artık
gazeteler, medyanın radyodan bile daha az takipçisi olan ayağı haline dönüştü.
Medyada mesleğimizin
etkinlik alanı; televizyon, internet, radyo, gazete ve dergi olarak
sıralanıyor. Birkaç yıl içerisinde internetin, televizyonu da geride
bırakacağını ve ilk sıraya yerleşeceğini düşünüyorum. Dolayısıyla 5 farklı mecrada
yapılan mesleğimizin adının hem yasalar hem de toplum nezdinde “Gazetecilik”
değil, “Habercilik” olarak telaffuz edilmesinden yanayım.
TARAFSIZLIK İLKESİ
Tarih boyunca
habercilik hem iktidar hem muhalefet baskılarını en çok hisseden meslek grubu
olmuş. Tedbirli davranmadığın, pervasızca tarafını belli ettiğin anda,
birilerinin kalemi birilerinin postası haline geliyorsun. İster iktidar ister
muhalefet kanadında ol, bu durum böyle.
Muhalif olduğu kadar
iktidar yanlısı olmak da habercinin en doğal hakkı; ancak siyasi tavrı hangisinden
yana olursa olsun, bir habercinin habere yaklaşımında başat etken siyasi görüşü
olmamalı.
Bence haberciliğin başarısı;
tüm kesimlere hitap edebilecek tarafsızlıkta ve yalınlıkta haber dilini kullanmaktan
geçiyor.
MESLEKİ TERBİYE
Habercilik, “muhalifim”
diye sürekli iktidarı vurmak değildir. “İktidar yanlısıyım” diye de yönetme gücü
elinde olmayan muhalefete devamlı çakmak hiç değildir. İki kesimden
temsilcilerle buluşmalarında, onlarla rahat bir diyalog kurabiliyorsan, iki
kesimden de rahatsız oldukları bir haberinin sitemini duyabiliyorsan bence
doğru yoldasın.
Sahada olduğum
muhabirlik dönemimde ben olaya bu şekilde yaklaştım. Şimdi editör olarak masa
başında olduğum için sahanın nabzını tutamıyorum. Ancak aldığım bu mesleki
terbiyeyi, editörlüğümde de sürdürüyorum.
Benim siyasi görüşümün
ne olduğunu; benimle iki kelime sohbet eden, Düşünce Sahnesi’ndeki yazılarımı
okuyan herkes tahmin edebilir. Ancak haber yazarken veya bir haberin
editörlüğünü yaparken asla.
Tüm meslektaşlarımın bu
anlamlı gününü kutluyor; teröre, ihanete veya adi suça bulaşmayan, yalnızca “habercilik”
yaptığı için içeride tutulan meslektaşlarıma bir an evvel hürriyet diliyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder