TÜRKİYE, GELECEĞİN TEMELLERİNİ ATIYOR

Alp Ramazanoğlu |


2016-2023 arası dönem Türkiye’nin 22’nci yüzyıla nasıl gireceğini belirleyecek.

Tıpkı Osmanlı İmparatorluğu’nun 1908-1914 politikalarının Türkiye’nin 21’inci yüzyılına temel oluşturduğu gibi… Bu 6 yıl içinde yapılan siyasi-askeri doğrular ve hatalar Türkiye’yi bugün 96’ncı yılını kutladığımız Lozan Antlaşması’na ve hemen sonrasında cumhuriyete götürdü.

21’nci yüzyılda Türkiye’nin aşması gereken çok büyük uluslararası meseleleri var. Dünyanın egemen güçleri ABD, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği; Türkiye’yi iç meselelerine kapanmış, dünyayı yönetme iddiası olmayan, bölgesindeki ve çevresindeki enerji kaynaklarına ilgisiz, pasif bir ülke olarak görmek istiyorlar. Ne var ki Türkiye’nin böyle bir memleket olmadığını, tarihi bakiyesinin ve devlet geleneğinin buna müsaade etmeyeceğini onlar da biliyor.

Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1075 yılında kurulan devletimiz; Selçuklu ve Osmanlı hanedanından cumhuriyete uzanan 944 yıllık yolculuğunda daima bölgesinin ve dünyanın kaderini belirleyen güçler arasında yer aldı.

Bu devlet, en zayıf ve savunmasız olduğu Birinci Dünya Savaşında Çanakkale cephesinde, dünyanın en güçlü ordularını yenilgiye uğrattı; Rusya’nın komünist devrimle Sovyetler Birliği’ne dönüşmesinin ve 20’nci yüzyıl boyunca dünya siyasetini şekillendirecek iki kutuplu dünyanın fitilini ateşledi.

En güçlü olduğu 1453-1683 tarihleri arasındaki 230 yıllık “Muhteşem” yıllarda dünyanın kaderini tek başına tayin etti.

İçimizdeki Arapperestler, Batı yalakaları, Rusya-Çin yanlıları unutsa da Türk milletinin kahir ekseriyeti ve devlet aklı, Türkiye’nin dünyada söz sahibi olma iddiasından vazgeçemeyeceğinin bilincinde.


S-400 F-35 MESELESİ 

İşte F-35 ve S-400 meselelerini bu açıdan değerlendirmek gerekiyor.
S-400’ler Batı’ya tam bağımsızlık yolunda bir meydan okumadır.
Türkiye’nin bağımsız duruşunu göstermesinin yanında ciddi bir savunma ihtiyacının giderilmesidir.

İkisi arasında mutlaka bir tercih yapmak gerekirse S-400 vazgeçilmezdir. Çünkü ülkemiz, kapısı ve duvarları son derece sağlam çatısı ise açıkta kalmış bir ev gibiydi. Türkiye, S-400’ler ile çatısını kurmuş oldu.

Bu gelişmeler üzerinde ABD, Türkiye’yi F-35 projesinden askıya aldığını duyurdu.


F-35’in ana üreticisi Lockheed Martin ise Türkiye’nin Mart 2020’de proje ortaklığından çıkarılacağını açıkladı. Arada 8-9 aylık bir zaman dilimi var. Anlaşılan o ki ABD, S-400 meselesinin soğutulmasından yana.

Hangi ülke veya hangi şirket bu dev projenin hem proje ortağı hem de en büyük ikinci müşterisini kaybetmek ister?

S-400 meselesinden sonra gelen ilk haberler olumsuz olsa da, Türkiye’ye bu uçaklar birkaç yıl ertelenerek verilecektir.


YERLİ SİLAH DEVRİMİ

Türkiye, F-35’ler verilse de verilmese de yerli muharip uçak projesi TF-X’i hayata geçirecek.

Türkiye günümüzde savaş gemisinden tankına, helikopterinden insansız hava aracına, hücum füzelerinden piyade tüfeğine kadar büyükten küçüğe tüm envanterlerde yerlileşme başarısını gösterdi.

Şimdi hedefler daha büyük. Yerli savaş uçağı, yerli hava savunma sistemi, yerli uçak gemisi ve yerli denizaltı… Türkiye, bu alanlarda da 10 yıl içinde yerli silahlarına kavuşmuş olacak.

ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Çin’in yanında bir dünya gücü olabilmenin yolu yerli silah sanayisinden geçiyor.

Ne mutlu ki Türkiye doğru yolda…

Ne mutlu Türk’üm diyene!

Yorumlar

Popüler Yayınlar