DEMOKRASİ DEVLETTEN KUTSAL DEĞİLDİR
Alp Ramazanoğlu |
Gündeme bomba gibi düşen gelişmeye saatler kala, gece
haber merkezimize büyük bir operasyon yapılacağı bilgisi gelmişti. Ancak detay
verilmediği için bizdeki beklenti Fırat’ın doğusuna yönelik bir kısmi harekatın
olacağına yönelikti.
Sabah saatlerinde ajanslara düşen son dakika
gelişmesiyle birlikte tüm Türkiye’ye, HDP’li 3 büyükşehir belediyesine kayyum
atandığı haberini duyurduk. İçişleri Bakanlığınca yürütülen operasyon
kapsamında HDP’li büyükşehir belediye başkanlarının görevden alındığını
paylaştık.
Verilen karar hukuki değil idari bir karardı. Bu
belediye başkanları hakkında da kesinleşmiş bir yargı kararı yoktu. Dolayısıyla
‘demokratik’ olarak tanımlanamazdı.
Peki ne vardı bu kararın arkasında? Belediye kaynaklarının
bölücü terör örgütü lehine seferber edilmesi vardı. Türkiye hendek savaşlarında
acı bir şekilde tecrübe etti olanları. Belediye iş makineleriyle tuzaklanan
bombalarda verilen onlarca şehidimizin kanı vardı.
Ne vardı bu kararın arkasında? Türk bayrağımızın,
Atatürk’ümüzün, İstiklal Marşı’mızın yok sayılması vardı. Belediyede çalışan
şehit yakınlarının işten atılması, memur olan şehit yakınlarına mobbing
uygulanması vardı.
Ne vardı bu kararın arkasında? Doğu ve
Güneydoğumuzun kadim kentlerinin cadde ve sokaklarına teröristlerin isimlerini
koyulması vardı. “aponun heykelini dikeceğiz” diyenlere, “Biz sırtımızı
YPG’ye, PYD’ye dayadık” diyenlere meydanı yeniden bırakmamak vardı.
Ne vardı bu kararın arkasında? Türkiye
Cumhuriyeti’nin içeride ve dışarıda ulusal çıkarlarına karşı topyekün alınan
milli kararlara imza atmayan, bunlara muhalefet eden bölücü zihniyete en
azından yerelde dur demek vardı.
Ne vardı bu kararın arkasında, çözüm süreci denen
zırva döneminde yapılan ihmallerin, teröristlere ve terör destekçisi partilere
göz yummanın getirdiği ağır sonuçlardan çıkarılan dersler vardı. Askeri
tedbirlerle üst üste doğru yapılan hamlelerin siyasi tedbirlerde devam
ettirilmesi vardı.
DEMOKRASİ
KILIFI
Yaşadığımız onlarca örnekte gördüğümüz gibi PKK’nın
siyasi alanda sözcüsü konumunda olan HDP’nin Türkiye ve Türklerle hiçbir gönül
bağı yok. Olmadığı gibi Türkiye’ye karşı girişilen her türlü ihanetin ve
komplonun da destekçisi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Türkiye
Cumhuriyeti’nin belediyelerinde bu büyük devletin her türlü imkanlarından
faydalananlar, yedikleri kaba pisleyenler “demokrasi” kalkanının arkasına
sığınamazlar.
Halkın oylarıyla gelmek, demokratik yöntemlerle
seçilmek terör örgütüne destek olmaya bizzat terörist faaliyetlerde bulunmaya meşruiyet
kazandıramaz. Bunu ne Türkiye kabul edebilir ne de Türkiye’yi eleştiren Batı
devletleri içine sindirebilir.
Hukukun 3 büyükşehirlerde yaşananlar karşısında ağır
işlemesi, idari tedbirlerin alınmasına engel değil. Çünkü millet alınmayan
tedbirlerden yargıyı değil hükümeti sorumlu tutar ve bunda da haklıdır.
İktidarın geçmiş yıllarda olduğu gibi açılım ve
çözüm süreci isimleri altında kürtçülük sevdasına tutulmadan Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’nin menfaatleri doğrultusunda hareket etmesi geç kalınmış
olsa da doğru bir hareket. Zararın neresinden dönülse kardır.
Bu tedbirler sadece büyükşehirlerle kalmamalı,
benzer durumda olan il, ilçe ve belde belediyeleri için de alınmalı.
CHP’NİN
HAKLI ENDİŞESİ
Yıllarca açılım ve çözüm süreçlerini eleştiren, AKP’yi
terörle mücadelede geri durmakla suçlayan CHP, geçmiş yıllardaki talebi bugün
yerine getirilmesine rağmen hoşnutsuz.
Türkiye’de bizzat iktidar tarafından yaratılan
kutuplaşma siyaseti ve yüzde 50+1 zorunluluğu nedeniyle CHP; İyi Parti ve SP
ile bir araya geldiği gibi HDP ile de ortak noktada buluştu. Bu partilerdeki
birliktelik CHP’ye İstanbul, Ankara, Antalya, Adana ve Mersin büyükşehir
belediyelerini kazandırdı.
İşte CHP, kendisine iktidar kapısını açabilecek
ittifakın dağılmaması için tepki gösteriyor. Ayrıca “Papazı dövdürmeyecektik”
hikayesinde olduğu gibi sıranın kendi belediyelerine geleceğinden endişe
ederek, kayyum kararına şiddetle karşı çıkıyor.
Açıkçası bu endişeyi ben de taşıyorum. Doğudaki üç
büyükşehirde yapılan kayyum uygulaması, bir bahaneyle İstanbul ve Ankara gibi CHP’li
büyükşehirlere de sıçrar mı bilmiyorum.
Cumhur İttifakı cephesi buna tevessül edebilir ancak
gerçekleştirecek nedenleri ve cesareti bulamaz. Çünkü CHP’nin bugün HDP ile
sürdürdüğü birlikteliği uzun yıllar AK Parti sürdürdü.
Daha 23 Haziran Seçimlerinden hemen önce
teröristbaşı aponun mektubu ve terörist osman öcalanın devlet kanalı TRT’de
çıkarılması hadiseleri önümüzde duruyor.
Dolayısıyla akıllara Hz. İsa’nın “İlk taşı günahsız
olan atsın” sözü geliyor. Peki hangisi günahsız ki?
Yorumlar
Yorum Gönder