BU DEPREM BELKİ DE SON UYARIYDI!

Alp Ramazanoğlu |


Anadolu coğrafyasının değişmez kaderi deprem, bir an olsun bile kendini unutturmuyor aslında. Her gün yurdumuzun dört bir yanında irilik ufaklı sarsıntılarla kendini gösteriyor. Neredeyse haftada bir-iki gün ülkemizin bir bölgesi 4 ve üzeri bir depremle sarsılıyor.

Depremle iç içe olan bu topraklarda yaşayan insanların ve inşa edilen yapıların bu gerçeğe hazır olması doğal bir sonuç. Peki gerçekten öyle mi? Türkiye hem insanıyla hem de yapılarıyla depreme hazır bir ülke mi? Maalesef İstanbul’da geçtiğimiz hafta meydana gelen 5,8 şiddetindeki deprem; acemiliğimizi, hazırsızlığımızı ve umarsızlığımızı bir tokat gibi yüzümüze vurdu.

İstanbul başta olmak üzere Marmara ve çevresinde 17 Ağustos felaketinden bu yana son 20 yılın en büyük depremi yaşandı.

5,8’lik depremin sonuçları bize gösterdi ki, 1999’dan bu yana hiçbir ciddi ders alınmamış. Ne yöneticiler hazır ne vatandaş ne yapılan konutlar… En kötüsü ise en kritik anda ihtiyaç duyacağımız iletişim hatlarıymış, her biri rezalet ötesi halde. Aldıkları milyarlarca liralık hizmet bedelleri sadece ceplere inmiş. Alt yapısal anlamda büyük bir deprem sonrası canları kurtaracak hiçbir çalışma yapılmamış.

Orta şiddetli bir depremde İstanbul Türkiye’ye Türkiye İstanbul’a İstanbullu İstanbulluya ulaşamıyorsa, operatörlerin kendilerini sorgulama zamanı gelmiş hatta geçiyor demektir. Devlet otoritesi, bu rezaletin hesabını sormalıdır.

Peki devleti yönetenlerden hesabı kim soracak? 20 yılda gelinen noktada bir arpa boyu yol gidilmediyse, deprem toplanma alanlarına devasa konutlar inşa edildiyse, deprem vergileriyle yol yaptık diye gurur duyuluyorsa; kaybedilecek yüz binlerce canı gurur abideleri mi geri getirecek?

Deprem meselesi çok geç olmadan artık ciddiyetle ele alınmalı. Bu bir uyarıydı ve şanslıydık. Bir sonraki uyarı değil, felaketin ta kendisi olabilir. Sadece İstanbul için değil geri kalan 80 ilimizde de aynı ciddiyetle önlemler alınmalı.

İstanbul’da yaşanacak olası bir depremin ise bedeli maalesef çok daha ağır olacak. Hem insan kaybı hem ekonomik açıdan bir yıkım yaşayacağız. Kaybettiğimiz canlarımızı geri getiremeyeceğimiz gibi kalan milyonlarca vatandaşımız için ekonomik koşullar hiç de iyi olmayacak.

İstanbul, Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde meydana gelecek depremi ekonomik olarak telafi edebilecek güçte. Ancak Türkiye’nin diğer illeri İstanbul’da yaşanacak bir depremin maliyetini karşılamakta çok zorlanır.

1999 Marmara Depremi, 2001 krizine giden sürecin fitilini ateşlemişti.

Türkiye ve Türk insanının geleceği için bunları unutmamak, unutturmamak ve bir an önce tedbirleri hayata geçirmek kritik seviyede mühim.

Türkiye’nin hem canları hem de maddi varlıkları tehlikede.

Yorumlar

Popüler Yayınlar