DAHA İYİ BİR DÜNYANIN UMUDU

Alp Ramazanoğlu |



2019’un sonu ve tabii 2020’nin başı önce Türkiye’nin yoğun gündemiyle daha sonra dünyayı sarsan ABD-İran gerilimiyle bir hayli meşgul oldu.

Ülkemizde yerli elektrikli otomobil, Kanal İstanbul, İdlib’den göç dalgası, Libya tezkeresi; dünyada ise Brexit, Avustralya’daki orman yangınları, Libya iç savaşı, Suriye meselesi, Irak olayları ve çok daha önemlisi ABD-İran gerilimi gündem yarattı. Tartışmalar, savaş tehditleri, suikastlar, hakaretler, intikam yeminleri, füze saldırıları… Hepsi yalnızca 15 gün içerisinde önümüze geldi.

Ve bunların en önemlileri öyle binlerce on binlerce kilometre uzağımızda değil yanı başımızda sınırdaş olduğumuz iki ülkede yaşandı!

ABD tarafından öldürülen İranlı general Kasım Süleymani

Okuyucuyu ayrı gazeteciyi apayrı yoran gündem bombardımanı biraz olsun hafiflemiş durumda. Peki biz dilimizi ısıralım; en azından hafiflemeye başladı diyelim.

*

Türkiye ve dünya büyük olaylarla ve savaş tehditleriyle gerilirken, bu güzel gezegenin çok küçük bir kısmı bambaşka bir gündemle bambaşka meselelerle meşguldü.

Finlandiya’nın 34 yaşındaki kadın başbakanı Sanna Marin, haftada 5 gün olan çalışma düzenini 4 güne indirmeyi; 2 gün olan hafta sonu tatilini 3 güne çıkarmayı tartışmaya açtı.

Dünyanın ve Finlandiya'nın en genç başbakanı Sanna Marin

Tabii o kadar da haksızlık etmeyelim Finlandiya’ya… Başbakan Marin, İran’ın Irak’ta ABD üslerine yönelik füze saldırısını kınamayı da ihmal etmedi. Böylece ABD’den yana tavrını da net olarak koymuş oldu. Doğru da yaptı. Rusya’nın Çin’in bile ölü taklidi yaptığı ortamda İran’a neden destek çıksın ki…

Fin halkı gündemsizlik içerisinde maceraya aç olabilir ama bu, dertsiz başlarına dert isteyecekleri anlamına gelmiyor.

Bundan yıllar önce bir dergi için İsveç’i tanıtan bir yazı hazırlamıştım. Araştırmalarım sonucu, yazımda da yer verdiğim bir problemleri vardı. Ülkenin en büyük sorunları arasında “Geyik kazaları” gösteriliyordu. 


Ormanlardan karayollarına ansızın çıkan geyikler nedeniyle milyonlarca dolarlık maddi hasar meydana geliyor, geyikler ölüyor ve bazı kazalarda insanlar yaşamını yitiriyordu. İsveç hükümeti, bu “büyük sorunu” çözemediği için sıkça eleştiriliyordu.

*

Atalarımız, sorunlar yumağı Orta Asya’dan göç etmeye karar vermekle doğru bir iş yapmış. Ama kalkıp Anadolu ve Trakya’ya göç edip, yurt edinmiş. Bir yanardağ gibi kaynayan, patlamaya hazır Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyalarının tam geçiş noktasını yurt edinmek; göç öncesi fizibilite çalışmalarını hiç yapılmadığını bizlere gösteriyor(!)…

Acaba hiç Kuzey Avrupa’yı düşündüler mi? Zorlu iklim şartları nedeniyle akıllarına bile gelmemiştir eminim. Keşke gelseydi demekten de insan kendini alamıyor.

*

İşin şakası, ironisi bir yana ata yurdumuz Orta Asya da ana yurdumuz Anadolu ve Trakya da bizim gözbebeğimiz, varlık sebebimiz.


Vatan sevgisi, bu topraklara olan aidiyet hissi apayrı bir şey; Kuzey Avrupa’nın gelişmişliğine, sorunları çözmesine bakıp gıpta etmek ayrı bir şey…

O bölgelerde yaşayan insanların, büyük mesele haline getirdikleri ama dünyanın geri kalanına göre çok çok küçük olan dertlerini bile imreniyoruz.

Gezegenimizin yüz akı örneği bu ülkeler iyi ki varlar! Onlar, dünyanın geri kalanına insanca bir yaşamın başarılabileceği konusunda umut ve model oluyorlar...

Yorumlar

Popüler Yayınlar