‘SIĞ’CI TÜRKİYE
Alp Ramazanoğlu |
Siyasi
ideolojilerin sağ ve sol, siyasi eğilimlere sahip olan kişilerin sağcı ve solcu
olarak tanımlanması 19’uncu yüzyıla kadar dayanıyor.
Avrupa
ve dünyada sağ-sol kavramı ekonomik ideolojilerin çerçevesinde muhafazakarlık,
dindarlık, milliyetçilik, devrimcilik, sekülerizm gibi değişkenlerin etkisiyle şekillenirken,
Türkiye’de durum biraz daha farklı gelişti.
Ülkemizde
sağ ve sol ideolojinin belirleyici baskın unsuru dindarlık oldu. Türkiye’de
dindarsan sağcısın, sekülersen solcusun. Özel mülkiyeti mi savundun, yoksa
karşı mısın, milliyetçi misin ya da enternasyonalist mi, yerelci misin
küreselci mi bunların hiçbir önemi yok.
Türkiye’de
sözlük anlamı da ideolojik özü de birbirinin aynı, ancak dine bakış açıları
nedeniyle birbirinden ayrılan iki farklı ideoloji var: Milliyetçilik ve
Ulusalcılık… Bunun dünyada bir başka örneği var mı bilmiyorum. İnançlı olan
ulusalcılar kendilerini milliyetçi, seküler olan milliyetçiler de kendilerini
ulusalcı olarak tanımlıyor.
Din
üzerinden şekillendiği için, sağ da sol da bu ülkede sığ ideolojilerin adı
olmuş.
CHP’NİN KONUMU
Cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürk; Türkçü, liberal ekonomiyi savunan, seküler,
devrimci ve batıcı bir liderdi. Emperyalizmle mücadele etti, kazandı, mazlum
halklara ilham oldu ama sosyalist/komünist değildi.
İlke
ve devrimlerini dine göre değil, laik bir anlayış doğrultusunda hayata geçirdi.
Türkiye’yi sekülerleştirdi ve modernleştirdi. Ekonomik model olarak ise
sosyalizmi değil liberalizmi tercih etti. Devletçilik ilkesi ise özel sektörün
olmadığı alanlarda üretimdeki öncülüğü kamunun üstlenmesiydi.
CHP,
sol bir parti olarak kurulmadı. Kemalizm sol bir ideoloji olarak ortaya
çıkmadı. Ama CHP ve Kemalizm sağda da değildi, merkezde konumlanıyordu. Çok
partili hayata geçildiğinde kurulan Demokrat Parti ve sonrasında Türk siyasi
hayatına damga vuran partiler, birbiri ardına o kadar sağda sıralandılar ki,
CHP onlara göre solda kaldı.
DP’nin
dini söylemlerine karşın CHP’nin seküler duruşunu koruması, Türkiye’de sağ ve
solun din eksenli şekillenmesinin temeli oldu.
MERKEZE DÖNÜŞ
Bugün
Türkiye’de sol/sosyalist/komünist taban tek başına yüzde 10’luk barajı geçecek
güçte değil. Özlerinde Atatürk’e ve Kemalizme karşı olsalar da Kemalizmin gücü
ve gölgesi altında meşruiyet kazanıyorlar.
CHP’nin
gerçek tabanı laik-Atatürkçüler. Onların derdi sosyalizm değil; Cumhuriyetin
fabrika ayarlarına geri dönmesi, Türkiye’nin kuruluşundaki ilkelerin hakkıyla
uygulanması.
Atatürkçü
veya Kemalist farketmeksizin ben her iki kavramı da kullanmayı seviyorum.
Atatürkçü-Kemalist ideolojiye sahip biri olarak, sosyalist-komünist olmamama
rağmen milyonlarca CHP’li gibi çevremde solcu olarak tanımlanıyorum. Haksız da
sayılmazlar, çünkü Kemalizm, Türk sağının aşırılığına baktığımızda Türk soluna
daha yakın duruyor.
Aynı
Kemalizm, Türkiye’de değil de Britanya’da veya Almanya’da ortaya çıksaydı solda
konumlanır mıydı sanmıyorum. Hele Rusya’da direkt sağ bir ideoloji olarak
görüleceğinden eminim.
Hem
CHP hem Kemalizm sağ-sol eksenindeki tartışmalardan ve konumlandırmalardan
kendini ayırmalı. Kuruluşundaki merkezi siyasetini öne çıkarmalı. Çünkü 21’inci
yüzyılın sorunları 19’uncu yüzyılda ortaya çıkmış sağ-sol tanımlamalarıyla
çözülemeyecek kadar girift.
Yorumlar
Yorum Gönder