TÜRKİYE’DE YÜKSELEN SEKÜLERLİK
Alp Ramazanoğlu |
Basına yansıyan bir başka DİB raporunda ilahiyat fakültelerinde ve imam hatip liselerinde dahi deist, ateist görüşe sahip öğretim kadrosu ve öğrencilerin bulunduğu ve sayılarının hızla arttığı ifade ediliyor.
Cemaatle
cemiyetle işi olmayan Anadolu muhafazakarı Sünni bir ailenin oğlu olarak
dünyaya geldim.
Dinin
hayatımızdaki yeri, babamın ve annemin bana ve kardeşlerime anlattığı İslam’ın
şartları ve imanın şartlarını bilmekten ibaretti. Çok sonra öğrendiğim namaz
kılmayı bile ailemden öğrenmedim. Hayatımızın bir yerinde din vardı ama hem
annemde hem babamda dindar bir evlat yetiştirme baskısı yoktu.
LAİKLİĞİ ANLAMAK
Bir
istisna hariç…
Eş
dost akrabanın ‘mahalle baskısı’ diyebileceğimiz telkinleriyle anne ve babam beni
bir yaz mevsiminde gündüzlü Kuran kursuna gönderdi. 12 yaşındaydım, gitmeyi hiç
istemedim. 2 ay gidip geldiğim kursta namaz kılmayı, bazı sureleri ve Kuran
harflerini öğrendim. Öğrendim ama, o yaşa kadar görmediğim bir şeyle; dini
bilgilerin severek değil, otoriteyle, baskıyla öğretilmesiyle tanıştım.
Gönülsüz
işten hayır gelmeyeceği üzere, öğrendiğim surelerin çoğunu kısa sürede unuttum,
Kuran harflerini de...
O
yaz, dini bir hayatın egemen olduğu toplumun nasıl bir yaşam sunacağının küçük
bir özetini gördüm.
Bundan
sonraki eğitim hayatım süresince Atatürk’ün anlatıldığı her derste, onun
getirdiği laik sistemin, din ve vicdan hürriyetinin ne kadar hayati olduğunu,
daha iyi kavradım.
Benim
yaşadığım o süreci, son yıllarda Türkiye yaşıyor.
DİB’İN BASINA
YANSIYAN RAPORLARI
Bugün,
Diyanet İşleri Başkanlığının (DİB) hazırladığı ve basına konu olan raporlar; Türk toplumunda
deizmin (Allah’a inanıp, dinlere ve peygamberlere inanmamak) ve ateizmin (Tanrıyı
ve tüm inanç sistemlerini reddetmek) rekor boyutlarda arttığını ortaya koyuyor.
Basına yansıyan bir başka DİB raporunda ilahiyat fakültelerinde ve imam hatip liselerinde dahi deist, ateist görüşe sahip öğretim kadrosu ve öğrencilerin bulunduğu ve sayılarının hızla arttığı ifade ediliyor.
İSTEMSİZ BAŞARI
Sonuçlar
aslında bizleri şaşırtmamalı. Kürsülerden “dindar ve kindar nesil
yetiştireceğiz” diye seslenip, toplumu dini bir mühendislikle şekil vermeye
çalışırsanız büyük yanılırsınız. Çünkü Türkiye, diğer Müslüman ülkelerin aksine
80 yıllık seküler geçmişi olan bilince sahip.
Türkiye’de
şeriat isteyen yüzde 3-4’lük kitle hep vardı, olmaya da devam edecek. Ancak AK
Parti’nin uyguladığı din ve mezhep eksenli otoriter politikalar, halkın büyük
çoğunluğu nazarında ters tepti. Türk halkının Atatürk ve laiklikle bağlarının
güçlenmesi açısından önceki hükümetlerin 80 yılda başaramadığını 18 yıl gibi bir
süreçte başardılar.
Anıtkabir’e
2019 yılında gelen 4,5 milyonluk ziyaretçi sayısıyla rekor kırılması, bunun bir
başka örneği…
Ben
umutluyum. Bu Türkiye, güzel günlerin habercisi değişimlere gebe.
Yorumlar
Yorum Gönder