KOVİD-19 NASIL ORTAYA ÇIKTI
Alp Ramazanoğlu |
Üstelik
Çin, virüsün tehlikeli boyutlarını dünyaya anlatmadı, ülkeyi dünyadan izole
etmedi, uçuşlara uzun bir süre devam edildi ve korona tüm gezegene kısa sürede
yayıldı.
Dünya
Sağlık Örgütü (DSÖ), salgının başlangıcında Çin’in tüm tezlerini savundu.
Açıklamalarını olduğu gibi kabul etti, dünyayı da buna ikna etti. DSÖ, salgının
yayılmasından sonra da yeni tip koronavirüs, Kovid-19, SARS-CoV 2 gibi
isimlendirmelerle Çin’e siper oldu. Tüm dünya halkları ve liderleri virüse
konulan bu adları benimserken; sadece Trump, neredeyse unutturulan gerçeği
insanlığa hatırlattı.
İNSAN NÜFUSUNUN
3’TE 1’İNİ YOK EDEN KARA ÖLÜM
Dünyanın
başında bela olmuş Çin kaynaklı en korkunç salgın 14’üncü yüzyılda yaşandı. Özellikle
1347-1351 yılları arasında etkili olan veba salgını “Kara Ölüm” o dönemki dünya
nüfusunun 3’te birinin yani 200 milyon kişinin ölümüne yol açtı.
Vebanın
farelerden insanlara bulaştığını; Çin mutfağında yürüyen her şeyin tüketildiği
gibi farelerin de yendiğinin bir kez daha altını çizelim.
Çin’in
dünyaya Kovid-19’dan önceki son salgın armağanı 2002-2003 yıllarında etkili
olan SARS’tı. Hong Kong’ta başlayan ve 37 ülkeye yayılan SARS, dünya genelinde
yaklaşık 1000 kişinin ölümüne neden oldu.
ÇİN’İN
CİDDİYETSİZLİĞİ
Dünya,
SARS salgınından sonra Çin’e canlı yabani hayvan pazarlarını kapatma konusunda
baskı yaptı. Baskı işe yaradı ve Çin hükümeti bu pazarları ilk birkaç yıl
kapalı tuttu. Ancak sonraki yıllarda pazarlar yeniden açıldı. Yılan, fare,
çiyan, akrep, sıçan, çekirge, hamam böceği, ahtapot, kerevit, yengeç, ıstakoz,
kedi, köpek, tilki, kurt yavrusu, kertenkele, solucan, kurtçuk, semender,
pangolin ve yarasa gibi daha nice yabani hayvan bu pazarlarda hijyenle alakası
olmayan koşullarda satılmaya devam etti.
Dünya
Sağlık Örgütü Çin’e canlı yabani hayvan pazarlarının tekrar kapatılması için
uyarı yapsa da; hükümet tarafından dikkate alınmadı. Çok sık mutasyona
uğrayabilen virüsler için bu pazarlar müthiş uygun ortam sağlıyordu.
Uyarılar
haksız değildi. Korkulan başa geldi. 2019 Aralık ayında Çin’in Hubei eyaletindeki
Wuhan şehrinde bulunan Huannan canlı yabani hayvan pazarında koronavirüsler
mutasyon geçirdi.
Dünyamız
yine Çin menşeili bir bulaşıcı hastalık belasıyla karşı karşıya kaldı.
KOMPLO TERÖRÜ
Kovid-19’un
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıktığına bütün insanlık hemfikirken, komplo teorisyenleri
–ki bana göre komplo terörisyenleri- salgını bambaşka boyutlara taşıma peşinde.
Açık-seçik
her olayda bile bir üst akıl, gizli güç arayışına giren ve maalesef bütün
ülkelerde fikirsizlik rantı devşiren bu manyaklar yüzünden milyonlarca insanın
kafası karışıyor.
Dünya
halklarının dikkatini asıl fail Çin’den alıp, görünmez gizli yapılanmalara
çekiyorlar. Çin’den hesap sormak isteyen devletleri halk desteğinden mahrum
bırakıyorlar.
Bu
virüs, Çin’in dostu düşmanı her ülkeye yayıldı. Hiçbir ülkenin hiçbir ciddi
bilim insanı bu virüsün laboratuar ortamında üretildiğini savunmuyor. Aksine virüsün
doğal yollarla Çin’de mutasyona uğradığına hemfikirler.
Bırakın
Çin’in düşmanlarını Çin’in müttefiki olan Rusya, İran gibi pek çok ülkenin
bilim insanları dahi virüsün Wuhan’dan yayıldığını dile getiriyor. Medyamıza konuşan
Çinli bürokratlar ve bilim insanları da bu gerçeği reddedemiyorken; komplo
terörisyenlerinin virüsün ardında gizli bir güç arayıp Çin’i aklama çabası neden?
İnsanlık tarihi kadar eski olan salgın hastalıkların modern çağda doğal
yollarla ortaya çıkamayacağını illa laboratuar ürünü olacağına bu komploculara
inandıran ne?
Ülkemizde
de nemalanan bu komplo terörisyenleri sanki Çin hükümeti tarafından finanse
ediliyor.
Son
olarak Çin, virüsün küresel merkez üssü Wuhan’da karantinayı kaldırdıklarını
dünyaya ilan etti. Açıkladıkları ölü sayısına ne kadar inanıyorsam, koronavirüsün
Wuhan’dan arındırıldığına da ancak o denli inanıyorum.
Koca
bir hiç…
Yorumlar
Yorum Gönder