AYASOFYA CAMİİ’NİN İBADETE AÇILMASI
Alp Ramazanoğlu |
Ayasofya
Camii, 86 yıl sonra ibadete açıldı. Avrupa’da cami yapıldı şeklinde haberler
yapılmasına karşın Ayasofya, 1453 yılından bu yana zaten camiydi.
İhtişamlı
mabed, Boğazlar Meselesi’nin Türkiye lehine çözümünde Batı’nın desteğini almak
için müze yapılsa da, bizzat müze kararını aldıran Atatürk tarafından
Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi olarak tapuya kaydedilmişti. Yıllar sonra, bu
tapu sayesinde muhteşem yapının cami olarak yeniden açılmasına hukuki dayanak
sağladı.
Ayasofya’nın
yeniden ibadete açılması kararı iktidar ve muhalefetin genel kabulü ile
gerçekleşti. Yapılan anketlerde Türk halkının yüzde 70’inden fazlasının da
kararı desteklediği ortaya çıkmıştı.
Yunanistan
haricinde Batı’dan beklenen sert tepki de gelmedi. Bir iki açıklama dışında
Batı, Ayasofya kararına kayıtsız kaldı. Siyasal mutabakat ve halk genelinde
memnuniyetle devam eden süreç, Ayasofya Camii’nin ibadete açıldığı gün maalesef
yerini büyük bir tartışma ortamına bıraktı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş
sayesinde...
Daha
önceki sayısız icraatiyle Atatürk’e ve Milli Mücadele’ye olan mesafesini açık
eden Erbaş, Ayasofya’nın ibadete açıldığı gün okuduğu hutbede adını zikretmeden
Cumhuriyetimizin kurucusuna lanet okudu.
Gelen
yoğun tepkiler üzerine Ali Erbaş, geri adım atıp iddiaları yalanlasa da o günkü
açıklaması aslında çok netti. Yine de kimsenin kalbini açıp niyetine bakacak
halimiz yok. Ancak tartışma yaratan açıklama, noktası virgülüne dokunmadan şu
şekilde:
“Bizim
inancımızda vakıf malı kutsaldır. Dokunanı yakar. Vakfedenin şartını çiğneyen
lanete uğrar.” Yorum sizin...
Erbaş
ile ilgili tartışmalar devam ederken; iki gün sonra Yeni Şafak grubuna ait bir
dergide hilafet çağrısı yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan
CNN Türk’teki bir yayında harf inkılabını ve kılık kıyafet düzenlemesini
eleştirdi. Marjinal bir grup Ayasofya Camii’ne yakın bir nokta olan
Çemberlitaş’ta şeriat ve hilafet yürüyüşü yaptı. Tüm bunlar olurken sosyal
medyada Atatürk, laiklik ve cumhuriyet hedef alındı.
Ayasofya
Camii, ibadete açılalı bir hafta bile olmadan Türkiye’de bunlar yaşandı.
Bırakın Atatürkçüleri, bırakın seküler milliyetçileri, muhafazakar mütedeyyin
kesimler bile endişelendi.
Türkiye’nin
yüzde 1’i bile etmeyen marjinal İslamcılar, yaptıklarıyla Türk milletindeki
Ayasofya sevincini kursaklarda bıraktı.
Ayasofya
Camii’nin yeniden ibadete açılması, tıpkı ezanın tekrar Arapça okutulması gibi
idari bir karardı.
Lakin
gericilikle ve irtica ile mücadele bir idari tasarruf değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nde
kim iktidardaysa bu gruplarla mücadele etmek onun birinci vazifesidir. Tıpkı
toprak bütünlüğümüzü ve üniter yapımızı korumak gibi...
Bölücülükle
olduğu kadar gericilikle mücadeleden de asla geri durulamaz.
Yorumlar
Yorum Gönder