DENİZLİ’NİN ADI NEREDEN GELİYOR, ADI DEĞİŞMELİ Mİ?

Alp Ramazanoğlu |


Bir Denizlili olarak, Denizli dışında yaşamaya başladığımdan beri memleketimle ilgili en fazla duyduğum soru, “Denizli’de deniz yok, adı neden Denizli?” olmuştur. Bir de coğrafya özürlüsü kimselerden duyduğum “Denizli’de deniz var mı?” sorusu…

Egeli olmayan biriyle sohbet eden her Denizlili, mutlaka bu sorularla karşılaşıyor.

İLK İSİM: LAODIKEIA

Antik dönemde Denizli’nin adı Laodikeia idi. Bu isim Büyük İskender sonrası dönemde Anadolu, İran, Suriye ve Irak’a hakim olan Seleukos İmparatorluğu’na dayanır. Kral II. Antiokhos, M.Ö. 263 yılında Lykos (Çürüksu) vadisine bir kent kurulmasını emreder. M.Ö. 261 yılında yapımı tamamlanan kente karısı Kraliçe Laodike’in (Laodik) onuruna Laodikeia (Laodikya: Laodik’in kenti) adını verir. Kent daha sonra Roma İmparatorluğu ve ardından Bizans İmparatorluğu hakimiyetinde varlığını ve adını sürdürür.

Laodikeia, 1071 Malazgirt Zaferi’nden kısa bir sonra Türklerin eline geçer. Ancak kent 12’nci yüzyılın sonlarına kadar Türklerle Bizanslılar arasında sürekli el değiştirir. Selçuklu Sultanı I. Giyaseddin Keyhüsrev döneminde 1207 yılında ise tamamen Türklerin egemenliği altına girer.



TÜRKÇELEŞMİŞ İLK İSİM: LADİK

Türkler, Anadolu ve Trakya’da fethettikleri şehirlerin çoğu zaman isimlerini değiştirmemiş, telaffuzunu Türkçeye uygun hale getirmiştir. Mesela Yunancada Güneş’in doğduğu ülke anlamına gelen Anatolia, Türkçede Anadolu olarak varlığını sürdürmüştür. Symrna-İzmir, Trebizond-Trabzon, Iconium-Konya, Adrianopolis-Edirne örnekleri bunlardan bazılarıdır.

Bu bağlamda Laodikeia da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde değişikliklere uğrayarak Türkçede Ladik ismiyle kullanılmıştır. Ayrıca Samsun’un Ladik ilçesinin isim kökeni de Laodikeia’ya dayanır. Ancak ilçe adını aynı kraliçeden değil, Pontus Kralı V. Mithridatis’in eşi olan Kraliçe Laodike’ten alır.

TONGUZLU’DAN DENİZLİ’YE

14’ncü yüzyıla gelindiğinde kent Ladik ismiyle birlikte Tonguzlu, Donguzlu gibi adlarla da anılmaya başlar. İlerleyen üç asrın sonunda Ladik ismi kullanımdan tamamen kalkar. Kentin adı Tenguzlu, Tengizli ve son olarak Dengizli’ye evrilir. 18’inci yüzyılda ise bugünkü şekline, Denizli adına kavuşur.

Kentin Denizli ismini nasıl aldığı hakkında 3 farklı görüş mevcut.

- “Türk boyu Tengizler” savı

Denizlili araştırmacı Mümtaz Başkaya, konu ile ilgili yazdığı kitabında, Tengiz adında bir Türk boyu olduğunu ileri sürüyor. Orta Asya’dan gelen Tengizlerin Ladik’e yerleştiğini ve zamanla kentin bu boyun ismiyle anıldığını belirtiyor. Başkaya, düşüncesini Türkiye’de farklı yerleşim yerlerinde de Denizli adının kullandığı örneğini vererek güçlendiriyor.



Nitekim kendi araştırmalarımda, Kocaeli’nin Gebze ilçesine bağlı Denizli köyüne rastladım. Köyün denize kıyısı olmamasına rağmen Denizli adını alması Başkaya’yı haklı çıkarıyor. Bu örnek Tengiz boyunun Anadolu’nun başka yerlerine de yerleştiğini ve adını bu bölgelere verdiğini gösteriyor.

- “Lykos ovasında yüzyıllar önce kuruyan göl” savı

Antik dönemde Çürüksu (Lykos) ovasının büyük bir kısmını kaplayan, ancak yüzyıllar önce kurumuş olan eski bir göl vardı. Roma çağında bu göl ve Menderes nehri sal taşımacılığı için kullanılırdı. Göl, Laodikeia (Denizli) ve Hierapolis (Pamukkale) halkı arasında zaman zaman balık krizine yol açardı. Kayıtlara geçen en büyük sorun  M.S. 125 yılında yaşandı, Roma İmparatoru Hadrianus’un “besinlerin her iki halk tarafından paylaşılması” emriyle çözüldü.


İşte bu göl ilerleyen yüzyıllarda kurumuş ancak su kaynakları yer altında varlığını sürdürmüştür. Kentin farklı bölgelerinde ortaya çıkan bu sular Laodikeia’nın su zengini bir şehir olmasını sağlamıştır.

Türkler fetihten sonraki ilk asırlarında “Ladik” dedikleri kente bu nedenle Tunguzlu, Tengizli ve ardından Denizli adını verdiler.

- “Domuzlu” iddiası

Denizli’nin isim kökeninin ‘Domuzlu’dan geldiği iddiası, hiçbir tarihi kaynağa dayanmasa da halk arasında en çok bilinen yanlışlardan biri olarak dikkat çekiyor. Bu rivayete göre; Ladik’te domuz çok olduğu için kent Tonguzlu-Donguzlu-Domuzlu gibi adlarla anılmaya başlıyor. Osmanlı döneminde bu isimlendirme Denizli olarak kibarlaştırılıyor.

Ancak gerçekte domuz sözcüğünün kökeni tonguz kelimesine değil, Sümer mitolojisindeki önemli tanrılardan biri olan Dumuzi veya diğer adıyla Tammuz’a dayanıyor.

Tanrı Dumuzi av sırasında bir yaban hayvanı tarafından öldürülüyor. Dumuzi’yi katleden bu hayvana domuz adı veriliyor. Domuz, tanrı katili olduğu için lanetlenerek beslenmesi ve tüketilmesi yasaklanıyor. Son cümle size Yahudiliği ve İslamiyet’i hatırlattı değil mi?

Dumuzi (Tammuz), bir tanrı olduğu için yeniden diriliyor. Ancak bu defa yılın bahar ve yaz mevsimlerinde 6 ay dünyada bulunuyor. Sümerliler tanrılarını onurlandırmak için yılın en sıcak ayına Tammuz ismini veriyorlar. Bu ay, Türkçeye Temmuz olarak geçiyor.

Sonuç olarak, Tonguz/Tengiz kelimesinin Tammuz/Dumuzi kelimesiyle bir bağlantısı yok. Tonguz/Tengiz kelimesi eski Türkçede Deniz demektir. Tunguzlu/Tengizli ise bugünkü imlasıyla Denizli’dir.

DENİZLİ’YE YENİ İSİM

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim bence değişmeli. Kentin adı Türk boyu Tengizlere de dayansa, Lykos ovasında bir dönem var olan antik göle de dayansa bugünkü gerçekliği yansıtmıyor.

Günümüzde Tengiz boyu veya kurumuş bir antik göl akıllara gelmiyor. Denizli halkı bile kentin adının Domuzlu’dan geldiği gibi saçma iddialara inanıyor. Ve Denizli adı, zihinlerde haklı olarak denizi olan bir yeri çağrıştırıyor.


Cumhuriyet sonrası bazı illerimizin isimleri değiştirilmişti. Mesela Saruhan şehri, antik çağdaki ismi olan ‘Magnesia’nın Türkçeleşen telaffuzu Manisa’ya çevrilmişti. Menteşe, Muğla olmuş; Bozok’a Yozgat adı verilmişti. Benzer uygulama Denizli için de yapılabilirdi.

Bence yine de geç kalmış sayılmayız.

Denizli’ye orijinal adı Laodikeia’ya (Laodikya) en yakın ve Türkçe telaffuzunda bence dile ve söze en hoş gelen formu olacak LADİKYA ismini verebiliriz.

Denizli’den Ladikya’ya, Denizlililerden Ladikyalılara… Ne dersiniz kıymetli hemşehrilerim :)

Yorumlar

Popüler Yayınlar