İZMİR...

Alp Ramazanoğlu |

Deprem, 2020 yılında ikinci kez ülkemizi vurdu. Yılın başında Türkiye’nin doğusu, Elazığ ve Malatya’da yüreğimiz yanmıştı. 41 vatandaşımızı kaybetmiştik. Yılın sonuna yaklaşırken deprem bu kez Türkiye’yi batısından, İzmir’inden vurdu. 115 canımızı bizden aldı, binden fazla yaralımız var. Yıkılan 17 bina ve hasar gören onlarcası nedeniyle evsiz kalan 20 bine yakın vatandaşımız var.

17 Ağustos 1999’da meydana gelen Marmara depremindeki o büyük felaketten sonra maalesef hiçbir ders almadığımız ayan beyan ortada!

24 Ocak’ta Elazığ’da, 30 Ekim’de İzmir’de gördük ki; Türkiye’nin ne doğusu ne de nispeten gelişmiş olan batısı, depreme hazır değil.

Depremlerde yaşadığımız büyük acıyla, yıkılan binalardan sağ çıkan vatandaşlarımızın mucize kurtuluşlarına seviniyoruz. Oysa sağlam binalar yaparak büyük depremleri kayıpsız atlatmış olmaya sevinmeli, bununla gurur duymalıydık.

Maddi manevi onca kayıptan sonra müteahhitlerin hapse atılması adaletin bir gereği, fakat hiçbir canı geri getirmiyor. Müteahhitler kadar, bu binaları inşa sürecinde hakkıyla denetlemeyen belediyeler de sorumlu.

Hem Elazığ hem İzmir’e baktığımızda farklı siyasi partilerin yönetiminde belediyelere sahip olduğunu görüyoruz. Ne yazık ki siyasi partiler farklı olsa da belediyelerdeki rant iştahı ve müteahhitlere tanınan sınırsız anlayış birebir aynı.

Müteahhitlerin yanında bu binalara ruhsat veren dönemin belediye yöneticileri ve hatta belediye başkanları bile tutuklanmalı.

Tüm Türkiye’yi kapsayacak şekilde; Hükümet ve belediyeler, artık daha fazla geç kalmadan tüm önlemleri, tavizsiz yerine getirmeli.

Şakası yok bu işin Türkiye’de deprem küçük büyük demeden can alıyor.

Geçmiş olsun güzel İzmir ve umarım son olsun tüm Türkiye için…

Yorumlar

Popüler Yayınlar