YAĞMUR ŞEHRİ

Alp Ramazanoğlu |


18 yaşında geldim tarihi kadar büyük olan bu kadim şehre… Üniversiteyi kazanmamla birlikte ilk kez ayak bastığım aziz İstanbul’un en zorlu yüzünü de en güzel halini de tadını da o dönem yaşadım.

Bir kişisini dahi tanımadığım milyonların yaşadığı devasa kentte kalıcı olduğumu, bir gün dönsem de tekrar geleceğimi biliyordum.

Hiçbir aidiyetimin olmadığı bu koca şehir, mezun olduğum üniversitesiyle bugün bile devam eden dostluklarımın anahtarı oldu. Hayalim olan mesleği, hayalim olan medya kuruluşunda icra etme şansına burada eriştim. Memleketimde evlendim ancak eşimle yuvamızı da düzenimizi de yine burada kurduk. Burada evlat sahibi, ev sahibi olduk.

Pandemidir salgındır derken eve kapandık ve içinde bulunduğumuz zorunlu ve sıkkın yalnızlığı İstanbul’a mal ettik eşimle. Şöyle bir geri dönüp, bana ve bize verdiklerine baktığımda ey İstanbul, meğer ne çok haksızlık etmişiz sana…

Cama usul usul dokunan yağmur damlaları eşliğinde yazıyorum bu yazıyı. Yağan yağmur, kalbimde oluşan haksızlık kirini de alıp götürüyor; bereketini bir yağmur gibi hayatıma seren, yağmurun en çok yakıştığı bu aziz şehirde.

Yorumlar

Popüler Yayınlar