FIRTINA GÜNDEMİN UMUTSUZ ON MİLYONLARI

Alp Ramazanoğlu |

Türkiye son bir haftayı gündem bombardımanı altında geçirdi. Andımızın resmen kaldırılması, HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesi, HDP’ye kapatma davası açılması, Türkiye’nin kendi öncülüğünde hazırladığı ve pek çok gelişmiş Avrupa ülkesine kabul ettirdiği İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılması, Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınması, buna bağlı olarak döviz kuru ve altın fiyatlarının yükselmesi, borsanın çakılması…

İSTANBUL SÖZLEŞMESİNİN FESİH KARARI

Güzel ülkemin birkaç günde yaşadığı bunca savrulmadan yalnızca küçücük bir grup olan dinci-faşist azgın azınlık mutlu. Geride yüreklerine kapkara bir umutsuzluk çökmüş milyonlarca insan var. Toplumun yarısını oluşturan muhalif kesimden söz etmiyorum yalnızca. Son haftadaki gelişmeler tek tek ele alındığında Türkiye toplumunun en az bir kesimi, bu haberlerin en az birinden dolayı çok mutsuz oldu.

Hele ki İstanbul Sözleşmesi gibi muhalefet bloğunun tamamında; ayrıca iktidar ortağı MHP’de ve iktidar partisi AK Parti tabanının çok büyük kesiminde desteklenen Türkiye öncülüğünde oluşturulmuş bir uluslararası insan hakları belgesinden çıkılması en büyük travmayı yaratan haber oldu. Çünkü İstanbul Sözleşmesine destek, partilerin tabanları üzerinden değerlendirildiğinde yüzde 90’ı aşıyordu.

SÜMEYYE ERDOĞAN’IN YÖNETİMİNDE BULUNDUĞU KADEM’DEN AÇIKLAMA

İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi kariyerinde yaptığı en büyük hatalardan biri olarak anımsanacak. Sözleşmeden çıkılmasına Saadet Partisi ile Türkiye’nin bir türlü gelişmemesinin birincil nedeni olan toplumun kanseri cemaat ve tarikatlar dışında sevinen bir kesim yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın yönetiminde olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) de sözleşmenin feshedilmesi kararına tepki gösterdi.


KADEM açıklamasında, “İstanbul Sözleşmesi kadına şiddetle mücadele için önemli bir girişimdi. Geldiğimiz noktada zemininden koparılmış ve toplumsal bir gerilim öznesi haline dönüştürülmüş durumda. Verilen fesih kararını da bu gerilimin bir neticesi olarak okuyoruz. Şiddetle mücadele noktasında uygulamalardaki sorunların giderilmesi için tüm gücümüzle çalışacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz” denildi.

CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİNİN BİR SONUCU

TBMM’nin imzaladığı uluslararası bir sözleşmenin yalnızca tek bir kişinin iradesinde, ‘Cumhurbaşkanı kararnamesi’ ismi altında askıya alınması, Türkiye’nin sahip olduğu rejimin ne kadar kontrolsüz ve tehlikeli olduğunun en bariz kanıtı oldu.

AK Parti ve MHP seçmeni, muhalefet bloğunu bir türlü anlamak istemiyor. Mevcut rejimde muhalefetten seçilen ve tüm yetkilerini kullanan bir Cumhurbaşkanı geldiğinde anlayacaklar. Muhalefet olduklarında, iktidarda elde ettikleri tüm kazanımları yeni Cumhurbaşkanının kararnameleriyle birer birer kaybettiklerinde akılları başlarına gelecek. Belki de o zaman bu sistemin garabetinden kurtulmak için Türkiye toplumunun bütünü uzlaşmış olacak.

İşte o zaman, o atasözü bir kez daha haklı çıkacak; “Bir musibet, bin nasihatten iyidir”

Yorumlar

Popüler Yayınlar