AYASOFYA MESELESİ
Ayasofya, yeniden camiye çevrilme sürecinde bir dış meseleydi. Türkiye nezdinde, Hıristiyan dünyasının özellikle de Ortodoks Hıristiyan ülkelerin tepkilerinden çekiniliyordu. Burada tepkisi merak edilen Ortodoks ülke Yunanistan değil, Rusya’ydı. Süreç içerisinde Yunanistan hariç ne Rusya ne ABD ne de Avrupa Birliği’nden ciddi bir tepki gelmedi. Memnuniyetsizlik ifade eden cılız açıklamalar, dostlar alışverişte görsün cinsindendi.
Yurt içinde ise muhalefet Ayasofya kararına yeşil ışık yaktı. Sert tepki vermesi beklenen CHP de tarafsız kalınca Ayasofya, huzurla ve bir o kadar da coşkuyla yeniden camii olarak hizmet vermeye başlıyordu.
BEDDUA, LANET
İşte ne olduysa bu açılış günüyle başladı. Ayasofya, bizzat Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş eliyle iç mesele haline getirildi. Erbaş, Ayasofya’yı müzeye çeviren Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk’e isim vermeden lanet okudu. Sonraki açıklamasında böyle bir şeyi kastetmediğini anlatsa da, o ifadeler toplumda çoktan infial yaratmıştı.
Bu olayın hemen ardından 10 ay sürecek provokatif bir süreç başladı. Ayasofya Camii’ne baş imam olarak atanan Mehmet Boynukalın, alanı dışındaki her konuda attığı tweetlerle toplumu gerdikçe gerdi. İktidar için taşınmaz noktaya geldiği anda ise görevden alındı. Kendisi her ne kadar istifa ettiğini söylese de sonuç değişmedi ve vazifesinden oldu.
Ayasofya çevresinde şekillenen bu tartışmalar bir süre yatıştı derken çok sert bir çıkış daha maalesef önceki gün geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un katıldığı hafızlık icazet merasiminde imam Mustafa Demirkan, Atatürk’e lanet okudu. Demirkan, ayetle ilişkilendirdiği duasında Atatürk için isim vermeden “Onlardan daha zalim ve daha kafir kim olabilir?” ifadesini kullandı. O sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sessiz kalması, herhangi bir tepki vermemesi ise maalesef işin en acı kısmıydı.
İÇ MESELELERİN YENİ ÇIKIŞ NOKTASI
Ayasofya Camii, yeniden ibadete açılmasının üzerinden bir yıl bile geçmeden çok önemli meselelerin çıkış noktası oldu. Toplumu birleştirici bir ortak değer olan Ayasofya, dini siyasete ilan eden din adamları eliyle bizzat iç mesele haline dönüştü.
Süreç içerisinde Ayasofya’daki bu hakaretlerin diğer camilere de sirayet ettiğine şahit oluyoruz. Türkiye’nin irili ufaklı diğer camilerinde de imamların siyasete karıştığını isim vermeden Atatürk’e hakaret ettikleri videoları sosyal medyada görüyoruz.
Öfkelenmemek mümkün değil. Bu nasıl bir zihniyet ki devletinin kurucusuna camilerden beddua etmeyi kendine hak görüyor. Üstelik Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir personeli olarak bunu yapıyor. O güzel camiler, parti il/ilçe başkanlığı haline gelmiş, çok yazık…
Hiç kimsenin iktidarda sonsuza kadar kalamadığını bizden daha iyi bildikleri bu dünyada, bir iktidarın böylesine fanatiği olmaları kendileri adına değil zarar verdikleri İslam adına çok üzücü.
Demokrasinin bir gereği olarak iktidar elbet bir gün değişecek. Merak ediyorum o zaman ne yapacaklar...
Yorumlar
Yorum Gönder