BALKANLARDA “KARADAĞLI-SIRP” GERGİNLİĞİ

Alp Ramazanoğlu |


Avrupa’nın belki de en güzel coğrafyası olan Balkanlar, 19’uncu yüzyıldan beri etnik, dinsel ve mezhepsel çatışmaların kıtadaki odak noktası durumunda. Bir süredir sükunetin hakim olduğu bölge, son aylarda Karadağ ve Sırbistan arasında yaşanan gerilimle gündemde. Öyle ki Karadağ Cumhurbaşkanı Milo Djukanoviç, haziran başında verdiği bir demeçte Sırbistan ile savaşmaya hazır olduklarını bile söyledi. Djukanoviç’in ifadeleri ciddiyetle ele alınmalı. Karadağ’ın NATO üyesi olduğunun, dolayısıyla herhangi bir çatışmanın Avrupa’yı ateşe atabileceğinin unutulmaması gerekiyor.

İki ülke arasında savaş cümlelerinin kurulduğu bu tansiyon geçtiğimiz yıl yükselmeye başladı. Karadağ Meclisine getirilen “Dini Özgürlükler Yasası” 1918 yılına kadar inşa edilen dini yapıların devletin mülkiyetine geçmesini öngörüyordu. Bu yasayla birçok mülkiyetini kaybedecek olan Sırp Ortodoks Kilisesi ve ülkede kendini Sırp olarak tanımlayan yüzde 30’luk kitle ayağa kalktı. Halk sokaklara dökülerek hükümeti protesto etti. Sırbistan, Karadağ’ın yasa hazırlığına sert tepki gösterirken Karadağ, içişlerine müdahale etmemesi konusunda Sırbistan’ı uyardı. Artan gerilim nedeniyle iki ülke elçilerini geri çekti.

Uzun süredir Karadağ’ı yöneten ve ülkenin bağımsız olmasını sağlayan Cumhurbaşkanı Milo Djukanoviç, Ağustos 2020 seçimlerinde büyük kan kaybetti. Djukanoviç’in partisi, başbakanlığı Sırbistan tarafından desteklenen Zdravko Krivokapiç öncülüğündeki koalisyona kaptırdı. Seçim zaferinin kutlayan Karadağlı Sırplar, Müslümanların mülklerine saldırdı.

Djukanoviç, son aylarda hem yurt içinde hem de yurt dışında yaptığı açıklamalarla Sırbistan’ı, Karadağ’da Karadağlıların aslında Sırp olduğu fikrini yaymaya çalışmak, Karadağlıları Müslümanlara karşı kışkırtmak, Ortodoksluk üzerinden Karadağlıları asimile etmeye çalışmak, Balkanlarda Büyük Sırbistan hayali için yeniden harekete geçmekle suçluyor.

TARİHTEN GÜNÜMÜZE KARADAĞLI-SIRP İLİŞKİLERİ  

Karadağ, Sırbistan’dan daha önce bağımsızlığını kazandı. Ancak uluslararası tanınmaları aynı yıl içinde 1878’de gerçekleşti. Osmanlı İmparatorluğu’ndan ayrılan bu iki ülkeyi o dönem bir Osmanlı vilayeti olan Sancak Bölgesi ayırıyordu. Sancak’ın nüfusu ise bugün olduğu gibi o tarihlerde de ağırlıklı olarak Müslüman Boşnaklardan müteşekkildi.


Balkan Savaşları’ndan sonra Osmanlı Sancak’tan çekilince Sırbistan ve Karadağ komşu ülkeler haline geldi. Sancak’ın güneyini Karadağ alırken, kuzeyini Sırbistan ilhak etti. (İki ülke arasındaki sınır, günümüzde de bu şekilde uygulanıyor.)

Karadağ ve Sırbistan, 1918’de Hırvatlar ve Slovenlerle birleşerek Yugoslavya’nın birer parçası haline geldi. 1992’de Yugoslavya büyük ölçüde dağılırken; Sırbistan ve Karadağ’ın birlikteliğiyle ayakta kalabildi. 2003’te Yugoslavya’nın ismi değişti ve Sırbistan-Karadağ adını aldı. 2006 yılı ise Sırpların ve Karadağlıların 88 yıllık birlikteliklerinin sonu oldu. Referanduma giden Karadağ, yalnızca 1000 civarı oy farkıyla bağımsızlığını ilan etti.

AYNILIK VE FARKLILIK EKSENİNDE SIRPLIK VE KARADAĞLILIK

Sırbistan, Karadağ’ın bağımsızlığını tanımakta sorun çıkarmadı. Ayrılık, barışçıl olarak gerçekleşse de Sırp tarafı geride kalan 15 yılda Karadağ’ın ayrılığını hazmedebilmiş görünmüyor. İki halkın arasında dini, mezhepsel, dilsel, ırksal ve tarihsel ortaklığın çok fazla olması Sırpların yeniden birleşmek yönünde iştahını kabartıyor.

Karadağ, Sırbistan ile aynı dili konuşuyor. Bu dilin adı Sırp-Hırvatça. Balkanlarda Katolik Hırvatlar, Müslüman Boşnaklar ile Ortodoks Sırp ve Karadağlılar bu dili konuşuyor. Dört resmi formu olsa da özünde tek olan bu dil; Hırvatistan’da Hırvatça, Bosna-Hersek’te Boşnakça, Sırbistan’da Sırpça, Karadağ’da Karadağca olarak isimlendirilmiş.

Boşnakların Müslüman olması, Hırvatların Katolik olması, Sırplar tarafından bu iki halkın farklı birer etnik grup olarak kabul edilmesini kolaylaştırmış. Ancak Karadağ Cumhurbaşkanı Djukanovic’in de yakındığı gibi Sırplar, aynı dili konuştukları aynı dine ve mezhebe inandıkları Karadağlıların ayrı bir ulus olduğu fikrini kabul etmek istemiyor.

Yugoslavya dağılmadan önce Karadağ’da yapılan etnik sayımlarda nüfusun yüzde 90’ı kendini Karadağlı olarak tanımlıyordu. Boşnak, Arnavut ve diğer etnik grupların nüfusu ise yüzde 10 civarındaydı. Sırbistan’ın Karadağ’daki Sırplaştırma politikaları o denli işe yaramış olacak ki, bugün nüfusun sadece yüzde 45’i kendini Karadağlı olarak tanımlıyor. Nüfusun yüzde 30’u kendini Sırp olarak tanıtırken Boşnak ve Arnavut nüfusu artarak yüzde 20’leri geçmiş durumda. Kalan yüzde 3-5’lik dilimde ise diğer etnik gruplar var.

Sırbistan, Karadağ’daki Sırplaştırma hamlelerinde tarihsel verilerden güç alıyor. Nitekim Karadağ, 19’uncu yüzyılda kurulduğunda devletin dili Sırpçaydı. Halk ise Karadağlı Sırp olarak tanımlanıyordu. Bugün ise Karadağlı milliyetçiler, kendi halkına Sırp olmadıklarını anlatmaya çalışıyor.

BÜYÜK MÜCADELE

Sırplar ve Karadağlılar arasında bu mücadele, daha derin bir ayrılığa mı yoksa yeniden birleşmeye mi gider bunu tarih gösterecek. Mevcut Karadağ yönetiminde Cumhurbaşkanlığı, bağımsızlığın sürdürülmesi yanlısı Karadağ milliyetçilerinin, hükümet ise Sırbistan ile birleşme yanlısı Sırp milliyetçilerinin elinde.

Hedefleri Türk, Boşnak, Arnavut demeden Müslümanları katletmek olduğunda ve hatta aynı dine inansalar da sırf Katolik mezhebinden olduğu için Hırvatları öldürmek olduğunda can ve kan kardeşi olan Sırplar ve Karadağlılar, ilk kez ciddi şekilde karşı karşıya gelmiş durumda. Bu da katlettikleri yüz binlerce Müslüman’ın ve on binlerce Katolik Hırvat’ın ahı olsa gerek…

Yorumlar

Popüler Yayınlar