HAYATLA İNATLAŞMA
Her ne kadar maddeci/materyalist anlayışa ters olsa da hayat bazen bizlerden “bir şeyi yapmamızı” emredebiliyor. Hatta bunun için ısrar bile ediyor. Bu şey, iş değiştirmek veya evlenmek gibi kritik bir eşik olabileceği gibi “yeni telefon almak” şeklinde daha basit bir adım olarak karşınıza çıkabiliyor. İşte bu noktada hayatın size dayattığı yeni duruma rağmen eskide ısrar etmemek, daha açık ifadeyle “inatlaşmamak” gerekiyor.
4 buçuk yıldan beri kullandığım telefonum son 2-3 aydır, deyim yerindeyse “beni değiştir” diye yalvarıyordu. Bense maddi durumumu daha rahat bir noktaya getirip istediğim model telefonu almak için beklemekten yanaydım. Bu süreçte telefonum iki kez arıza yaptı, bir kez de oğlumun gazabına uğrayarak kendini su dolu bardağın içinde buldu. İnat bu ya; hepsinde de telefonu tamir ettirip kullandım. Yeni telefon almam için uygun tarih Ağustos’un 15’i ve sonrasıydı. Emektar telefonum her aksadığında onunla bir insan gibi konuşup, “Ağustosa kadar idare et, söz sana en iyi şartlarda emeklilik sunacağım” diye motive etmeye çalıştım. :))
Ağustos 15 yaklaştıkça bizim emektar daha da sabırsızlanmış olacak ki, iyice teklemeye başladı. Her an yolda bırakılacakmış hissine kapılmamak elde değildi. Ve beklenen ama en azından benim için şimdilik istenmeyen veda dün çok sert bir şekilde gerçekleşti. İsmet Paşa’nın da dediği gibi “Şartlar tamam olmuştu.”
Eşimin istediği kredi kartının fotoğrafını çekmeye çalışırken annemden gelen ısrarlı çağrılar üzerine bizim emektar, ne çağrıyı açabildi ne de fotoğraf çekmeyi bırakabildi. Takılarak art arda görüntüsüz fotoğraflar çekmeye başladı. Zaten sabahtan beridir kendi kendine açılıp kapanıyordu. Bunun üzerine gözümün döndüğünü hatırlıyorum. Ayların inatlaşmanın getirdiği sinirle bizim emektarı yere çarptım ve bunu birkaç kez tekrarladım. Ekranıyla, gövdesiyle yerle yeksan oldu, parçalara ayrıldı… Ve 4 buçuk yıllık ortaklığımız istenmeyen bir hiddetle son bulmuş oldu.
Aynı gün içinde yeni telefon aldım. Tabii istediğimi değil bir alt modelini… Bu modeli aylar önce de alabilecekken boşa beklemişim. Hayat bazen bir şeyleri adeta kör göze parmak sokarcasına bizlere dayatabiliyor. Bu noktadan sonra inatlaşmanın manası yokmuş, tecrübeyle öğrendim :))
Yorumlar
Yorum Gönder