10 BÜYÜKELÇİ OLAYI

 Alp Ramazanoğlu |


İş adamı Osman Kavala’nın serbest bırakılması yönünde ABD öncülüğünde sosyal medya platformu Twitter’dan çağrı yapan 10 büyükelçi, son 8 günün en önemli gündem maddelerinden biri oldu. Aralarında Almanya, Fransa, Kanada, Hollanda, İsveç, Norveç, Danimarka, Finlandiya ve Yeni Zelanda elçilerinin bulunduğu bu diplomatların tavrı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı çok kızdırdı. Sadece Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı değil, muhalefet partileri de Türkiye’ye yapılan saygısız üstenci tavra karşı geldi.

Türkiye’den yükselen tepkiler doğruydu çünkü diplomatik ilişkiler hakkında düzenlenen Viyana Sözleşmesi’nin 41. Maddesine göre büyükelçilerin, bulundukları ülkenin içişlerine müdahale etmemeleri bir zorunluluktu.

Erdoğan, hafta sonu yaptığı konuşmada daha da sertleşerek 10 büyükelçi için ‘persona non grata’ yani ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmesi talimatını verdiğini söyledi. Açıklamanın ardından gözler haftanın ilk günü yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısına çevrildi. Türk Dışişleri Bakanlığı’nın Cumhurbaşkanı’nı bir türlü ikna edemediği, kulislerden basına yansıyordu. 10 büyükelçinin hep birlikte ‘istenmeyen kişi’ ilan edilerek sınır dışı edilmesi Türk Hariciye tarihinde bir ilk olacaktı. Türkiye’nin söz konusu ülkelerle NATO ve AB’de sıkı askeri ve ekonomik ilişkiye sahip olduğu düşünülünce krizin ulaşabileceği boyutlar tüm taraflar için endişeye neden oluyordu. 

Pazartesi günü (dün) Bakanlar Kurulu toplantısı başladıktan bir süre sonra ABD Büyükelçiliği yine sosyal medya platformu Twitter’dan Türkçe ve İngilizce bir paylaşımda bulundu. Açıklamada, “ABD, 18 Ekim tarihli açıklamaya ilişkin bazı soruların yöneltilmesi vesilesiyle, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi’nin 41. maddesine riayet etmeyi teyit eder” ifadesi kullanıldı. Diğer 9 ülke büyükelçiliği de ABD’nin açıklamalarını retweet ederek kendi hesaplarında paylaştı.

Bu büyükelçiliklerin kendileri bir açıklama yapmayarak ABD Büyükelçiliğinin ifadelerini paylaşması “Bu krize bizi Amerika soktu, Amerika çözsün” demenin diplomatik diliydi. Cumhurbaşkanlığı kaynakları ise büyükelçiliklerin paylaşımlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından olumlu karşılandığını bildirdi.

Kriz çözüldü derken ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price’tan dikkat çeken bir açıklama geldi. Sözcü Price, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerinin 'not edildiğini' ifade ederken 18 Ekim'de Osman Kavala'ya yönelik açıklamanın ise Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesiyle tutarlı olduğunu belirtti. Bana göre Price’ın ifadeleri, ABD’nin kuyruğu dik tutma çabasından başka bir şey değildi. 

Osman Kavala’ya gelince, suçludur suçsuzdur bilmem; Türkiye’de pek çok insan maalesef haksız yere içeride tutuluyor. Kavala dahil hepsi için adaletin bir an önce tecelli etmesini diliyorum. Onca mağdur insan bir yana Batı ülkelerinin sadece Kavala için böylesine ayağa kalktığını görünce ise “onun ne kadar büyük bir hain olduğu fikrine kapılmaktan” kendimi alamıyorum.

Yorumlar

Popüler Yayınlar