DÜŞMAN KARDEŞLERİN SAVAŞI
Emperyalizm denen canavar ne yaptı etti sonunda iki kardeş milleti gırtlak gırtlağa girdikleri bir harbe getirdi.
Ukrayna’nın batılı emperyalistlere olan amasız fakatsız ama bir o kadar da platonik tutkusu…
Buna bir ‘güvenlik’ bahanesi oluşturan Rusya’nın Sovyetler Birliği mirasını reddederek çarlık emperyalizmi gericiliğiyle eski topraklarında kurduğu boş hayaller…
Akıllı devlet adamlarının yönetiminde müzakerelerle çözülebilecek bir sorun; komedyen liderin batı saplantısı ve çarlık özentisi liderin çarlık ihtirası nedeniyle topyekun bir savaşa dönüştü.
Rusya’nın kendisine karşı genişleyen NATO yayılmacılığı karşısında yaşadığı güvenlik endişesini anlamakla beraber böylesine büyük bir işgale ve savaşa girişmesini haklı bulmuyorum.
Yugoslavya faciasından sonra Avrupa, orta yerinde yeni bir yangınla sınanıyor.
TÜRKİYE PENCERESİ
Daha geçen yıl TBMM Başkanı’nın açıklamasıyla Montrö’yü tartışmaya açan iktidar bugün Cumhurbaşkanı’ndan Dışişleri Bakanı’na Montrö’ye sarılıyor.
İktidar muhalafet farketmeksizin daha düne kadar İsmet İnönü’ye hakaretler eden muhafazakar siyasetçiler, bugün onun ‘tarafsızlık’ politikasının doğruluğu karşısında selam duruyor.
Türkiye’nin tek parti iktidarını yaşadığı 1923-1950 döneminde tüm dış politika hamlelerinin ülkemizin bekası için ne kadar hayati olduğunu bu savaşla toplumumuzun her kesimi az veya çok anlamış oldu.
Saçma sapan ideolojik saplantılarla Türkiye’nin yüz akı olan kurucu aklı ve onun dış politikasıyla hesaplaşmak, bunu değiştirmeye çalışmak ülkeyi yıkıma götürecek bir ölümcül maceradan başka bir şey değil.
Atatürk’ün Montrö hamlesini, İnönü’nün II. Dünya Savaşı’ndaki tarafsızlık politikasını Rusya-Ukrayna çatışmasının patlamasıyla anlayabilen akıl, umarım ‘Kanal İstanbul’ sevdasında da aynı derslerle vazgeçebilir.
Yorumlar
Yorum Gönder