İKİ NATO ÜLKESİNİN OLASI SAVAŞI

Alp Ramazanoğlu |



Türkiye ile Yunanistan arasında yine gergin bir dönemden geçiyoruz. Savaş tamtamlarının çalındığı, senaryoların konuşulduğu bir ortamdayız. Savaş çığırtkanlığı tarihte olduğu gibi yine büyük güçleri arkasına alan Yunanistan tarafından geliyor. 

Türkiye son bir haftaya kadar sükunetle, karşısındaki şımarık çocuğun yatışmasını bekliyordu. Ancak ABD ve Fransa’nın ağır silah ve muharip uçak desteğini arkasına alan Yunanistan’ın tahrikleri durmayınca Türkiye, önce Efes 2022 Tatbikatıyla ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert açıklamalarıyla atağa geçti. Türkiye’nin kararlı ve ciddi adımı karşısında geri adım atan Yunanistan tarafı tonunu düşürse de tahriklerden vazgeçeceğe benzemiyor. 

İki ülke arasındaki sorunlar Ege Denizi, Ege adaları, Doğu Akdeniz, Kıbrıs ve Batı Trakya coğrafyaları temelinde; adalar, karasuları, hava sahası, deniz yetki alanları, Türk ve Rum azınlıklar, Kıbrıs’ın statüsü konularını kapsıyor. 

Meselelerin çözümü elbet kolay değil; ancak günümüz koşullarını da belirleyen Lozan Antlaşması’na iki ülkenin göstereceği riayet yeni bir savaşın çıkmasını engelleyebilir. Lozan’dan yola çıkılarak ortak bir akılla 100 yıl öncesinin hükümleri güncellenebilir. 

ŞIMARIK VE UZLAŞMAZ KOMŞU 

Özellikle Yunan tarafının takındığı “Ben yaptım oldu ve böyle de kalacak” tavrı iki ülkeyi bir gün savaşa sürükleyecek. Maalesef bu ihtimal, bugün olmasa da bir gün kaçınılmaz görünüyor. 

İki ülkenin NATO üyesi olması, bu savaş ihtimalini bugüne kadar erteleyen en büyük etkendi. Fakat bugün ABD, geçmişteki yatıştırıcı-uzlaştırıcı rolünü oynamak bir yana dursun Yunanistan tarafını sürekli kışkırtıyor. 100 yıl önce İngiltere’nin tahrikiyle giriştiği Anadolu macerasında “felaketi” yaşayan Yunanistan, bir asır geçmesine rağmen tarihten ders çıkarmış değil. Arkasındaki büyük güçler değişse de, ‘vekil devletçik’ rolünü üstlenmeyi sürdürüyor. 

Ege Denizi, büyük bir kapalı deniz. Türkiye ve Yunanistan olarak çok şanslıyız ki bu denizi yalnızca iki ülke olarak paylaşıyoruz. Ege’de üçüncü bir tarafın olmaması, diplomasi adına çok büyük bir avantaj sağlamasına rağmen Yunanistan tarafı, AB ve ABD olmak üzere, sorunlara sürekli üçüncü tarafları dahil ediyor. Meseleyi derinleştiren ve çözümsüzleştiren asıl mesele bu. 

Yunanistan’ın Ege’de iki ülkenin kaderini birlikte çözmek yerine emperyalistlere havale etmesi sadece Türk halkı ve Türkiye için değil, Yunan halkı için de hakların gasp edilmesi anlamına geliyor. Ülkelerinde Türk düşmanlığı öylesine pompalanıyor ki, Yunan halkı bu gerçeği ne kadar görebiliyor bilemiyoruz. 

YUNANİSTAN’IN SAVAŞ HAYALLERİ 

Yunanistan tarafının ABD’nin ve Fransa’nın desteğiyle Türkiye’ye kısa süreli 3-4 günlük bir hava ve deniz harekatı planı var. Asıl planın sahibi ABD, Türkiye’yi kendince ‘hizaya getirebileceğini’ sanıyor. Olası harekatta Türkiye’nin karadan bir müdahale yapmasını engellemek için ise Dedeağaç’a kurulan ABD üssüne yığınak yapılıyor. 

Komşuda bunun yarattığı cesaret o kadar gözlerini boyamış durumdaki Yunan gazeteleri ABD’nin Türkiye’yi 96 saatte işgal edebileceğini yazdı. Anlaşılan ABD de kendinden bir önceki süper güç İngiltere’nin geçen yüzyılda yaşadığı hüsrandan ders çıkarmış değil... 

Türkiye’nin herhangi bir şehrinin, hatta bir beldesinin denizden veya havadan hedef alınması Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve büyük Türk milletinin topyekün tüm silahlarıyla ve her ferdiyle savaşa girmesine yol açar. Birilerinin 96 saat olarak planladığı savaş; havadan denize oradan karaya sıçrar. Batı Trakya, Ege Adaları ve Kıbrıs olmak üzere üç cepheye yayılır. Belki aylar belki yıllar sürer. Eski başbakanları Çipras’ın önceki gün de söylediği gibi bu savaşta Türkiye ile kafa kafaya ve yapayalnız kalırlar. Yunanistan’a ve Güney Kıbrıs’a çok yazık olur. ABD’nin gözbebeği NATO dağılır. Vietnam hezimeti, Türkiye hezimetinin yanında devede kulak kalır. 

İngiltere’ye gelince onlar, bir asır öncesindeki yanlış tercihlerinin maliyetini iyi hesaplamışlar. Türkiye’nin hızla yerlileşen ve şimdiden yüzde 80 oranına ulaşan savunma sanayisinin gücünün farkındalar. Bu defa hata yapmak istemedikleri için, tarafsız gibi görünseler de Türkiye’nin yanındalar. 

Savaş için onca kayba ve maliyete girmektense sorunları Lozan Antlaşması ışığında güncelleyerek çözmek hiç zor değil halbuki... Türk milleti barıştan ve sorunların diplomasiyle çözülmesinden yana. Ama ABD ve onun kuklası Yunanistan illa harp diyorsa buyursunlar gelsinler... Biz ona da varız. Savaş, Türk’ün düğünüdür.

Yorumlar

Popüler Yayınlar