ÜÇÜNCÜ BİR YOL
Altılı masanın hali ortada… İHA-SİHA’lardan tutun, yerli silah sanayi ve yerli otomobil projelerindeki rahatsızlıklarına, PKK’ya özerklik vaatleri ve devletin terör örgütüyle beraber silah bırakması gibi akıldışı fikirlerinden, PYD/YPG’yi bir terör örgütü ve tehdit olarak algılayamayışlarına, Libya meselesindeki Türkiye karşıtı tutumlarından, Doğu Akdeniz’deki haklarımız konusundaki çekingenliklerine, Ege’de ABD destekli Yunanistan provokasyonları karşısındaki ürkekliklerinden, Karadeniz doğalgazını küçümseyişlerine ve oradan FETÖ ile mücadeleyi sulandırışlarına şöyle genel anlamda bir bakın.
AK Parti iktidarına ve Cumhur İttifakı’na gelince… Ekonomideki çok kötü yönetimle gelen aşırı yoksullaşma, Türk lirasının değerini epeyce kaybetmesi, yargı bağımsızlığına ve basın özgürlüğüne yapılan müdahaleler, laiklik karşıtı tüm yapıların, cemaatlerin ve tarikatların palazlanması, fahiş alkol fiyatları başta olmak üzere seküler hayat tarzına yönelik baskılar, sağlıkta özellikle büyükşehirlerdeki devlet hastanelerinde randevu bulup da tedavi olmanın çok zorlaşması, EYT’lilerin haksız taleplerinin kabulüyle sosyal güvenlik sisteminin iflasa sürüklenmesi, ülkenin bekasını dinamitleyen sığınmacı ve kaçak göçmenler sorunu, bu yetmezmiş gibi dünyanın her ülkesinden yabancılara konut satışıyla demografik yapının iyice bozulması, devlet yönetiminde ve kamu istihdamında liyakatin yerini torpilin alması ve tüm bu olumsuzlukların getirdiği devasa krizler yumağı…
İki ittifak da Türkiye’yi içeride veya dışarda farketmeksizin zor duruma düşürecek politikalar takip ediyor. Türk halkı olarak bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmeyi bile reva görmüyorlar, resmen ölümlerden ölüm beğenmemizi istiyorlar.
Böyle bir tabloda umutlu olmaya imkan ve ihtimal yok. Üçüncü bir yol olmalı, yoksa hangi ittifak kazanırsa kazansın kaybeden Türkiye olacak, mağlup olan biz olacağız.
Yorumlar
Yorum Gönder