SİSTEMİN OYLANACAĞI SEÇİM

Alp Ramazanoğlu | 

Türkiye, 14 Mayıs’ta kritik bir seçime gidiyor. Kritik olmasının sebebi, birilerinin korkuttuğu gibi “son seçim” olacağı saçmalığı değil. Ya da karşı taraftakilerin iddia ettikleri gibi “beka meselesi” de değil. İki kutup da kazanabilmek için kaygılardan beslenmeyi mübah gördükçe hem kendilerini hem de seçmen kitlelerini gerçeklikten koparıyorlar.

Bu seçimi kritik yapan nokta Türkiye’nin “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dediği dünyada “başkanlık sistemi” olarak bilinen yönetim modelinin devam edip etmeyeceği… Eğer bu seçimi Millet İttifakı kazanırsa parlamenter sistem geri gelecek. Cumhur İttifakı kazanırsa başkanlık sistemi devam edecek. Diğer Cumhurbaşkanı Adayları Muharrem İnce ve Sinan Oğan, iki model arasında parlamenter sistemi tercih ettiklerini söyleseler de başkanlık sisteminin getirdiği geniş yetkileri kullanma eğilimindeler. Oğan’ı destekleyen Ata İttifakı ile İnce’nin Memleket Partisi’nin TBMM’de olacağı bile zor ihtimalken parlamenter sistemde ısrarcı olmamaları kendi açılarından mantıklı bir durum. Bu parametreler ışığında Millet İttifakı ve adayı Kemal Kılıçdaroğlu, parlamenter sisteme dönülmesini isteyen vatandaşların tek adresi. Cumhur İttifakı ve adayı Recep Tayyip Erdoğan ise yeni sistemin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanı olarak başkanlık sistemini, siyasi hayatı devam ettiği sürece savunacaktır.

ESKİ SİSTEM OLSAYDI

Günümüzde parlamenter sistem olsa Erdoğan en güçlü başbakan adayı olarak öne çıkacaktı. İstisnasız tüm anketlerde birinci sırada olan AK Parti, bu anketlere göre 280 ila 310 arasında vekil çıkarabiliyor. AK Parti, seçimlerde alacağı oy oranına göre Meclis’te 301 milletvekilini bulduğu anda tek başına iktidar olacaktı. 301’i bulamadığı takdirde ittifak ortağı MHP ile bu sayıyı rahatlıkla aşıp koalisyon hükümetinin büyük ortağı olarak yine ülkeyi yönetecekti.

Bu senaryolar, Millet İttifakı başkanlık sistemiyle iktidara gelip ülkeyi parlamenter sisteme geçirdikten sonraki ilk seçimde gerçekleşebilir. Böylece yetki, görev ve sorumlulukları daraltılmış ‘sembolik’ Cumhurbaşkanı Kılıçdaroğlu ile ‘hükümet etme’ erkine sahip ‘icracı’ Başbakan Erdoğan’ın idaresindeki iki başlı devlet modeli karşımıza çıkabilir. Yani Millet İttifakı başkanlık sistemi sayesinde aldığı iktidarı, parlamenter sisteme geçerek Erdoğan’a geri verebilir.

Hem İnce’nin hem de Oğan’ın parlamenter sisteme dönüş konusunda çok istekli görünmemelerinin esas sebebi bu. Her iki aday da parlamenter sistemin sembolik Cumhurbaşkanı olmak istemiyor. Kemal Bey ise son derece arzulu… Millet İttifakı bileşenleri olarak parlamenter sistemi getirdikleri ilk seçimde CHP ve İYİ Parti’nin ‘koalisyon’ hükümeti kuracağından eminler. Akşener’in “Ben Başbakan olacağım” sözlerinin altında bu inanç yatıyor.

2023 Seçimlerini Cumhur İttifakı ve adayı Erdoğan kazanır ise Türkiye’de sistem tartışmaları artık son bulacak. Çünkü halk 2017’de başkanlık sistemine “evet” dedi. 2018’de başkanlık sisteminin kurucusu Erdoğan’ı ilk turda Cumhurbaşkanı seçti. 2019’daki yerel seçimlerde büyükşehir belediye başkanlıklarını muhalefete teslim etse de Cumhur İttifakı’na toplamda yüzde 53 oranında oy verdi. İYİ Parti lideri Meral Akşener birçok konuşmasında bu gerçeğe işaret ederek,  “2023 seçimleri parlamenter sisteme dönüşün vaat edildiği son seçimler” ifadesini kullanıyor.

DEĞİŞİM YERİNE ONARIM

Muhalefet kazansa bile parlamenter sistemi geri getirmek yerine ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin aksayan yönlerini düzeltmeye odaklanmalı. Tabii parlamenter sistemi getirip ilk seçimde Erdoğan’ı başbakan yapmak istemiyorlarsa…

Eğer 2023 Seçimlerini de Erdoğan ve Cumhur İttifakı alırsa, 2018 yılından bu yana sözünü verdikleri uyum yasalarını hayata geçirip başkanlık sisteminin aksaklıklarını tamir etmeliler. Bu da onların boyunlarının borcudur.

Yorumlar

Popüler Yayınlar