ENFLASYON KASIRGASI

Alp Ramazanoğlu |

Kaybedilen 14-28 Mayıs Seçimlerinden sonra siyasetle ilgili ne bir haber takip etmek ne de yazı yazmak geliyor içimden. Mesleğim gazetecilik-haber editörlüğü olmasa, siyasi gündeme dair tek bir cümle dahi okumam. Böylesine bir soğumuşluk, tükenmişlik, Türkiye’nin geleceğine dair umutsuzluk duyguları içindeyim. Hele ki ana muhalefet başta olmak üzere muhalefet bloğunun genel manada bir alternatif olmayı geçtim kendi iç kavgalarıyla çürümeye yüz tutması, 5 yıl sonrası için bile ümit vermiyor.

Siyasi gündemden böylesine nefret etmişken ekonomide yaşanan gelişmeler, ben ve benimle aynı duyguları taşıyanlar için moralman daha da dibe vurmaya yol açıyor. Henüz zamlı maaşları cebimize koymadan vergilere, harçlara, akaryakıta ve bunlara bağlı olarak bilumum tüm ürün yahut hizmetlere fahiş artışlar yapıldı.

Geçtiğimiz ocak ayına kadar aldığımız maaş zamları için şunu söylerdik: “Bizi 3-4 ay rahat ettirecek, sonrasında enflasyon karşısında ezilmeye başlayacak.” Şimdi ise daha zam almadan yeni maaşımızın enflasyon karşısında ezildiğini görüyoruz. İçine itildiğimiz durum bugüne ve geleceğe dair ümit vermiyor. Bu ülkede kazanıp bu ülkede yeni bir şeyler sahip olmak, günden güne zorlaşıyor. Yeni gün, bir önceki günü mumla aratıyor.

Halk olarak pandemiden bu yana içine düşürüldüğümüz fırtınalı ortamda 3 senedir ayakta kalmanın mücadelesini veriyoruz. Seçimlerden sonra fırtına dinmeyi bırak kasırgaya dönüşmüş durumda. Tuzu kuru mutlu azınlık ve her dönemin kazananı olan Türkiye’nin elitleri dışında bu yaşananlardan bıkmayan usanmayan kimse yok.

Daha 28 Mayıs’ta zafer kutlaması için sokaklara çıkmış AK Parti seçmenleri ve hatta onların en ön saflarında Erdoğan’a tutkuyla bağlı olan reisçileri bile ekonominin 2 ayda getirildiği hal karşısında şaşkın.

Türkiye’de bundan önceki seçimlerden sonra ekonomide bir iyileşme atmosferi oluşurdu. İktidarın belirlenmiş olması, istikrarsızlığı ve belirsizliği sevmeyen piyasaları sakinleştirirdi. Bu nedenle birçok kişi, seçimlerden sonra ekonomide düzelme olmasa da en azından düzelmeye doğru bir yönelişin olacağını bekliyordu.

Ancak geldiğimiz noktada 2023 yılının Temmuz ayı, Cumhuriyet tarihin rekor enflasyon rakamlarının açıklanacağı veriler sunacak. Ağustos, eylül, ekim, kasım vesaire önümüzdeki aylarda da iyiye gidiş ufukta görünmüyor.

Yerel seçimler, genel seçim etkisi yaratmayacağı için iktidarın eli zorda değil. İstanbul’u, Ankara’yı ve diğer büyükşehirleri alamadan da hem Meclis’i hem de Cumhurbaşkanlığını kazanabildiklerini gördüler. Dolayısıyla yaklaşan yerel seçimler öncesinde kaygılı değiller. “Büyükşehirler olmasa da olur” rahatlığıyla ekonomiyi düzeltme adımlarının tam tersine fahiş vergi zamlarını bir bir uyguladılar.

Önümüzdeki 5 yıl, bugün olduğu gibi enflasyon ile mücadele etmek şöyle dursun enflasyonu azdıracak ekonomik adımlar attıkları sürece Türkiye’de yaşam maliyeti çok daha ağırlaşacak. Kötüye gidiş nereye varır, bunun toplumsal sonuçları ne olur bilmiyorum.

Enflasyon fırtınasında ayakta kalanlar olarak, yaklaşan kasırgada her birimizin şansı bol olsun.

Yorumlar

Popüler Yayınlar