KAYGI ÜLKESİ

Alp Ramazanoğlu | 

Yalnız kaldığımda veya geceleri çalışırken içine düştüğüm sessizlikte duyuyorum iç sesimi. Çalışırken o sesler, işin süreğen yoğunluğu içerisinde kaybolup giderken, yalnız kaldığımda ise olağanca bir gürültüyle çıkıyor karşıma. 

Her biri ileriye dönük hayatıma dair olan o sesler... 

Ülkemin ve şehrimin bugünü ve bilhassa geleceği, çok yakınlarımızda kol gezen ölüm ve ölümcül hastalıklar, inanca veya ideolojiye dönük sorgulamalarım… İçimde bunların kavgasından çok kaygısını taşıyorum. 

Ülkedeki Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik-İslamcı kutuplaşması yetmiyormuş gibi sebebi ne idüğü belirsiz olan yabancı göçü, milli ve manevi değerlerimizin uç kesimler tarafından sürekli provoke edilmesi, bir türlü bitirilemeyen ağır ekonomik kriz, sokakların başıboş köpeklerle dolması ve insanlara saldırmaları, toplumu gerdikçe geriyor. 

Siyasiler, hangi partiden olursa olsunlar, halkın sinir uçlarına temas eden bu sorunları çözmek bir yana ciddiye dahi almıyorlar. Belki problemin büyüklüğünün farkında bile değiller. Belki farkındalar da bilerek çözüm getirmiyorlar. Kimin ne olduğunun, neye hizmet ettiğinin belli olmadığı puslu bir ortamdayız. Ülkemizde sanki bir darbe veya çok daha kötüsü iç savaş ortamının öncesini yaşıyoruz hissine kapılıyorum. 

Belirsizliğin, güvensizliğin ve çözümsüzlüğün kol gezdiği ülkemde, ailem için nasıl iyi bir gelecek inşa edeceğimi bilmiyorum. Sade bir vatandaş olarak ne iktidara ne muhalefete inancım yok. Ben yalnızca devletime güvenmek istiyorum. Tabii bu eskisi gibi mümkünse...

Yorumlar

Popüler Yayınlar