29 ŞUBAT’IN HİKAYESİ

Alp Ramazanoğlu | 

Bugün 29 Şubat. İstisnai durumlar hariç dört yılda bir yaşadığımız özel bir gün. Normalde 28 çeken ve bu yüzden “küçük ay” olarak da bilinen şubat; 366 gün sürdüğü için ‘artık yıl’ adı verilen senelerde 29 çekiyor. İçinde bulunduğumuz 2024’ün de bir ‘artık yıl’ olması nedeniyle bugün 29 Şubat’ı yaşıyoruz. 

Peki diğer aylar 30 veya 31 gün sürerken neden şubat ayı 28 gün sürüyor ve artık yıllardaki o 1 günlük fazlalık neden şubata ekleniyor? Gelin, bu sorunun yanıtını hep birlikte ele alalım. 

ARTIK YIL 

Çoğu ülke gibi Türkiye de Güneş esaslı Miladi (Gregoryen) takvimi kullanıyor. Miladi takvimde bir yıl, Dünya’nın Güneş etrafındaki bir tam turunu tamamlamasıyla oluşuyor. Bu süre kabaca 365 gün 6 saate tekabül ediyor. Bir gün 24 saat olduğu için 6 saat de çeyrek gün anlamına geliyor. Yani başka bir ifadeyle bir yıl ‘365 gün artı çeyrek gün’ oluyor. 

‘Çeyrek gün’ kavramı takvime eklenemediği için yıl, üç kez üst üste 365 gün yaşanıyor. Bu çeyrek günler dördüncüde bir tam güne ulaşınca o yıl 366 gün sürüyor ve ‘artık yıl’ olarak tanımlanıyor. 

ARTIK YILLARDAKİ İSTİSNALAR 

Bir yıl düz hesap 365 gün 6 saat (365,25 gün) olarak kabul edilse de aslında 365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniyedir (365,242). 

Bu küçük farkın uzun senelerde tarih hatası yaratmasını engellemek için takvim hesabı daha da hassas hale getirilmiştir. 

Buna göre; 100’ün katı olan yıllarda sadece 400’e kalansız bölünebilen yıllar ‘artık yıl’dır. Yani 1700, 1800, 1900, 2100, 2200, 2300 artık yıl değilken 1600, 2000, 2400 artık yıldır. 

Ayrıca hem 400’e hem de 4000’e kalansız bölünebilen yıllar da ‘artık yıl’ değildir. Yani 4000, 8000, 12.000, 16.000 yılları, dönemin dünyasında dönemin insanlarınca 365 gün olarak yaşanacaktır. 

ŞUBAT MESELESİ 

Şubat ayının ‘küçük ay’ olarak anılmasının sebebi Roma İmparatorluğu’na dayanıyor. Romalılar, pek çok alanda olduğu gibi astronomide de ileri bir toplumdu. Bir yılı, bugün kullandığımıza çok yakın şekilde hesaplamayı başarmışlardı. 

Jül Sezar'ın modern tasviri

Roma Diktatörü Jül Sezar’ın emriyle hazırlanan ve kendi adı verilen Jülyen takviminin ilk ayı mart, son ayı şubat olarak belirlenmişti. 12 aylık takvim, ‘artık yıllarda’ 6 ay 31, 6 ay 30 gün sürüyordu. Takvimin son ayı olan şubat ‘artık olmayan yıllarda’ ise 29 çekiyordu. 

Jül Sezar, takvimin 5’inci ayı olan temmuzda doğduğu için bu aya kendi adını (Jül) vermişti. Sezar’ın öldürülmesinden sonra tahta geçen ve Roma’yı bir imparatorluğa dönüştüren Augustus, yılın 6’ncı ayına, bugün Türkçemizde ‘Ağustos’ olarak kullandığımız kendi ismini verdi. Lakin temmuz (Jül) 31, ağustos 30 gün sürüyordu. Sezar’ın gölgesinde kaldığını düşünen Augustus, kendi adını taşıyan ayın da 31 gün sürmesini emretti. Yılın son ayı olan şubattan 1 gün alınıp ağustos ayına eklendi. Ağustos ayı 31 güne çıkarken, 29/30 gün süren şubat, 28/29 güne düştü. 

Roma İmparatorluğu, birkaç asır sonra Hristiyanlığı kabul edince, takvimde yılın ilk ayı ocak, son ayı aralık olarak değiştirildi. Böylece şubat, takvimin ikinci ayı halini aldı. Ancak şubatın ‘son ay’ olduğu dönemden kalma mirası olan 28-29 gün çekmesi, değişmez bir kader olarak devam ediyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar